İzlediğiniz tv kanalları bu haberi verdi mi, verdiyse nasıl anlattı bilemiyorum. Eğer İmamoğlu haberleri gibiyse henüz “Vizesiz Avrupa” hayali kuruyor olabilirsiniz. Hatta bugüne kadar olmadıysa, bunun sorumlusu da “Dışgüçler”dir.

Şimdi, “o dışgücü 17 yıldır, bunca çemkirmeye rağmen yenemediysen bu nasıl büyüklük, bu nasıl istikrar” filan demeyeceğim.

Duydunuz mu? AB Komisyonu 2019 Türkiye Raporu açıklandı. Raporda geçtiğimiz senelerde olduğu gibi Türkiye’nin hukukun üstünlüğü ve demokrasiden uzaklaşmaya devam ettiği ifade edilirken mağduriyetler ve insan hakları ihallleri tek tek rapor edildi.

Raporda 'Cumhurbaşkanlığı sistemi yürütmeyi tümüyle kontrolü altına aldı ve kamu yönetiminde önemli atamaları kendisine bağlayarak, kamu idaresini siyasallaştırdı. Yasama kurumu Parlamento zayıflatıldı. Yargı Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı ciddi biçimde yara aldı.' ifadeleri yer aldı.

Avrupa Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Johannes Hahn, Avrupa Parlamentosu Dış İşleri Komitesi’nde Türkiye’yi de yakından ilgilendiren ve toplam 7 ülkeyi kapsayan genişleme paketini sunarken, Türkiye'nin önemli bir partner olduğunu dile getirdi. Hahn, demokrasi ve insan hakları ihallelerinin devam ettiğini, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden giderek uzaklaştığını bu yüzden 2018 yılında verilen karar doğrultusunda üyelik konusunda hiç bir faslın açılamayacağını söyledi.

Türkiye raportörü Hollandalı parlamenter Kati Piri Türkiye'de cezaevlerinde işkencelerin devam ettiğini dile getirerek Avrupa Komisyonu'nun yaşananları sadece not etmemesi gerektiğini, durumun düzelmesi için strateji belirlemesini istedi. Kati Piri Avrupa Parlamentosu'nun 23 Haziran'da yapılacak seçimlerin izlenmesi için heyet göndermesini talep etti.

Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist ve Demokratlar Grubundan Porteklizli Parlamenter Ana Gomes ise "Türkiye’deki hapishanelerde hücrede tutulan kadın hakimlere ve Ankara'da kötü muameleye maruz kalan diplomatlar konusunda susmamalıyız" ifadelerini kullandı.

Rapordan bazı satır başları şöyle:

Türkiye’de OHAL kaldırılmış olmasına rağmen fiili olarak kısmen devam ediyor.

Bir çok insan hakları savunucunusunun, LGBT üyelerinin, gazeteci ve entellektüellerin cezaevinde bulunuyor.

Istanbul seçimlerinin yeniden yapılması kararı ve Güney Doğu'da ikinci olan adaylara mazbata verilmesi, seçim süreçlerinin hukukiliği ve hakikiliği konusunda ciddi endişe uyandırdı.

Türk ekonomisinde geriye gidiş devam ediyor. Endişeler Türkiye'nin serbest pazar ekonomisi olup olmadığına kadar ulaştı. Özellikle dış finans konusundaki keskin geriye gidiş Türk ekonomisinde olan güvenlik açığını ortaya çıkardı.

Suçun şahsiliği ilkesinin yeniden inşa edilmesi gerekiyor.

Yolsuzluk çok yaygın bir biçimde devam ediyor.

Mahalli seçimlerdeki usulsuzlükler dile getiriliyor.

İşkence ve kötü muamele devam ediyor ve OHAL dönemindeki yasal değişikliklerden sonra durum daha da kötüye gidiyor.

8.8 milyar euro değerinde 1008 şirkete el konulduğu ve TMSF tarafından idare edildiği rapor ediliyor. El konulmalarla alakalı etkili bir itiraz mekanizması hala yok ve OHAL Komisyonu bu görevi yerine getirmekten çok uzak zira çok yavaş karar veriyor ve şeffaf değil.

Bizim yetkililer ise “AB üyeliği hedefimizde sapma yok” diyor ısrarla.