“Konyaaltı Gençlik Derneği (KONGED), CHP milletvekili adayı Figen Albuga Çalıkuşu, MHP milletvekili adayı Abdurrahman Başkan ve İYİ Parti milletvekili adayı Feridun Bahşi'yi gençlerle buluşturdu. Antalya Kültür Sanat Vakfı Toplantı Salonunda gerçekleşen ve  moderatörlüğünü Bülent Uçma'nın yaptığı söyleşide milletvekili adayları tartıştı. Rakibini FETÖ yandaşı olmakla itham eden bir aday salonu terketti.

Bu haberi okudu Antalyalılar seçime 2 hafta kala.

Meydanlarda Cumhurbaşkanı adaylarının dili sertleşip çirkinleşirlen, geleceğe yönelik “iyi” ve “güzele” yönelik cümleler arada eriyip giderken.

Hakılısınız, dilimiz bu kadar sertleşmiş, şarkılarımız bile karşıdakini gümbür gümbür döverken, dünya lideri olduğunu iddia edip herkese “eyyyyy” diye ayar vermeye çalışan liderin ülkesinde daha ne olsun değil mi?

Benim derdin başka.

Sabahın köründe ATSO’nun değerli başkanı Davut Çetin’e sitetim, bu söyleşideki kavgada kimin haklı olduğu değil, o salonda öyle bir söyleşinin neden düzenlendiğiydi.

Kültür ve sanat hızla çekip alınıyor hayatımızdan. Dün resim ve heykelin her türlüsünü toplumla buluşturan Antalya Devlet Güzel Sanatlar Galerisi bugün “Mevlevihane” olarak açıldı.

Antalya’nın tek “Güzel Sanatlar Lisesi’nde müzik ve resim, ana branş iken ders saatleri düşürüldü.

Çağdaş sanatla ilgilenen insanlar kendini biraz daha “ötelenmiş” hissediyor artık. Tıpkı turizm gibi kültür ve sanatın da ibresi yön değiştirdi devlet eliyle.

Bari özel sektör buna uymasaydı. Suna İnan Kıraç Vakfı’nın danışmanlığında hizmet veren Antalya Kültür Sanat Vakfı, evet, kentin merkezindeki bu salonu sivil toplum örgütlerinin kullanımına açsaydı.

Ama; sadece ve sadece “kültür- sanat” temalı etkinlikler olsaydı. Burada siyasiler geldiğinde de sadece bağlı bulunduğu partileri kültür ve sanat politikalarını anlatabilseydi.

Siyaset zaten her yerde var. Her resmi kurumun bir konferans salonu var. Oteller ona keza. Cam Pitamit, AKM hatta EXPO alanı var.

Şimdi diyeceksin ki: “E tamam, olmuş bir kere. Niye uzatıyorsun?”

Bir kere olursa “hata” deriz, “kaza” deriz.

Tekrar ederse “kabahat” deriz, “suç” deriz.

Ben ve benim gibi düşündüğünü sandığım bi avuç insanı “kültür-sanat” hizmeti diye kandırmayın deriz.

Not: Bu yazının kimleri üzeceğini çok iyi biliyorum. Kızacak olanlar zaten ben de.