Ben müzikten beslenirim. Kaza yapıp sağ parmaklara hasar
verene dek o el hep güzel işiler çıkardı. Ama artık yazım bile eskisi kadar
güzel değil. Yok öyle, “cana gelmesin” parmağımda canımın parçası. Geçtiğimiz
yıl Olympos’a gelen Sümer Ezgü ile sohbet etmiştik. Antalya’da bir sanat
merkezi açtığını biliyorduk ama bi kahve içmeye gidecektik. Nasip bugüneymiş.
Ben bir müzisyen büyüttüm. “büyüttüm” evet artık 23 yağında.
Onun yaşında Fatih İstanbul’u hethedip, (rivayete göre) “Ben Doğu Roma’nın
İmparatoruyum” diyeli 2 yıl olmuştu.
Yıllardır benim güzel yurdumda bizzat müzik öğretmenleri
“çok ses, tek ses” veya “yerli müzik, batı müziği” gibi isimler altında
tartışır. Bense bunu hep “selden kütük kapma yarışı” olarak betimlerim. Özüm’e
hep dediğim şudur; “Müzik kendini ifade edebilmektir. Dans gibi. Hoş bizim
Giritli Kaportacı Ali Usta’da örsle çekicin arasına aldığı sactan öyle ritmik
sesler çıkarırdı ki, sacı tavlayan çırağın şalamayı bırakıp oynayası gelirdi.
“Müzik dersi piyano ile başlar” bunu Mehmet Çakmak’tan
öğrendik. “Çünkü on parmak aynı anda aktiftir ve beynin iki tarafını da aynı
anda çalıştırır. Aynı zamanda sayısal bir enstrümandır ve matematik zekasını
geliştirir.”
Bu ara avarayız. Fantezi olarak gazetecilik yapıyoruz, evde
yaptığımız yemekleri sosyal medyada paylaşıp insanlara “illa lüks yerler değil,
evinizde basit ürünlerle siz de şık sofralar kurabilirsiniz” mesajı ile
“tasarruf” a dikkat çekmeye çalışıyoruz ama nerdeeee?
Ben müzikten beslenirim. Bilen bilir. 11 Aralık 2018’da kaza
yapıp sağ parmaklara hasar verene dek o el hep güzel işiler çıkardı. Ama artık
yazım bile eskisi kadar güzel değil. Yok öyle, “cana gelmesin” parmağımda
canımın parçası.
Geçtiğimiz yıl Olympos’a gelen Sümer Ezgü ile sohbet etmiştik.
Hatta birlikte Antalya’ya dönmüştük. Antalya’da bir sanat merkezi açtığını
biliyorduk ama bi kahve içmeye gidecektik. Nasip bugüneymiş. Mesaj yazdım,
döndü, sözleştik. Ailemle bir arada olmayı seviyorum ya. Malum Özüm müziği o
kadar sevdi, öğrenmeye o kadar doyamadı ki okulu uzattı. İlkem’de Halk Oyunları
dalında İl ve Bölge şampiyonluğu yaşamış bir ekipten geliyor. Doğal olarak
onlarda yanımızda.
Bahçede oturuyoruz, gündem Amerikan Doları, gündem sıkışan
piyasa. Malum insanlar ilk kesintiyi kültür ve sanat harcamalarından yapar bu
güzel ülkede.
Baktık bahçede bir türlü mevzuu sanata dönmüyor, içeriye,
dersliğe geçtik. Fotoğrafa model lazım, sağolsun benimkiler nazlanmadılar. Bu
arada Sümer Ezgü, İlkem’in kulağını dinledi, Özüm kadar karamsar değil. Peki bu
villada ne var? Dedik. Bu arada drama dersi biten çocuklar bahçede tenise
başladı.
“Burada 150 çocuğumuz, (Yetişkin gelirse onu da geri
çevirmiyor) spor ve sanat dersi alabiliyor. Tabii aynı anda değil. Hafta içi ve
hafta sonu gündüz kuşakları, sadece haftasonu gündü ve akşam kuşakları, hafta
içi akşam kuşakları var. Bir de özel ders alınabiliyor.
Müzik evrenseldir, dili de evrenseldir. Arykan’da Kadir
Dursun tarafından düzenlenen ayışığı konserinde, Gürer Aykal, şalvarlı,
kasketli teyze ve dayılara “keman gıcırtısı” dediğimiz seslerin, doğadaki
hayvalrarın, fırtınanın sesi olduğunu anlattığında idrak etmiştik.
Sümer Ezgü, eğitimini “beden eğitimi öğretmenliği” olarak
tamamlayan biri. Bakın nerde buluşuyoruz. Ezgü de benim gibi “Müzik, evrenin
sesleriyle ifade biçimidir. Bize göre batı ile geleneksel sanatlar aynı
değerdedir. Kendi kültürüyle kavgalı toplumların eğitim sorunu vardır” diyor.
“Antalya’nın artık çok uluslu bir toplum olduğunun farkındayız. Burada sanatı bir bütün olarak görür ve eğitim politikasında ayırım yapmaz. Yani bu okulda dil, din, milliyet ve sanat türü ayırımı yoktur! Kapıdan giren herkes yeteneklerine göre belli bir sanat kalitesinin eğitimini alır” diyerek işletme politikasını açıklıyor Ezgü.Ve devam ediyor Ezgü: “Çocukların öncelikli olarak nitelikli dinlenmeleri ve eğlenceli hobiler edinmeleri, güzel anılar, birliktelik, doğa sevgisi, macera ve araştırma ruhu, plan yapma, özgüven , saygı, hoşgörü ve kişilik gelişimi, farklı yapılara uyum sağlayabilme, sorumluluk bilinci ve ev ortamında edinemeyecekleri bilgi beceriye sahip olma ve yerellik kadar dünya insanı olabilmenin ilk adımlarını atma yönünde su oyunları, el becerileri, toplu ve geleneksel oyunlar, drama, müzik ve zihinsel aktiviteler, belli bir program çerçevesinde uzman hocalarımızla verilmektedir.”