Bana sorarsanız, teknolojinin gelişmesi ile birlikte en büyük zararı dilimiz görüyor. Özellikle yeni nesil, kendi dilini oluşturmuş durumda. Bizim nesil için kuş dili bundan daha kolay.

Hep dilimizin dertleşmesinden yakınırım. Örneğin Sıla’nın şarkı sözlerini örnek gösteririm. Itri’yi özlerim böyle durumda:

“Ehl-i dildir deyemem sinesi sâf olmayana

Ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil..

(Gönlü temiz olmayana gönül ehlidir diyemem; gönül ehillerinin birbirlerini bilmemesi insafa sığar bir iş değildir.)

diyen dizelere giderim. Sahi bu dizeler ve beste Itri’ye aitti değil mi.

Hatırlıyorum, yine Alev Alatlı 90’ların başında yazdığı “Viva La Murte” serisinde, bu eserin; “İlahiden şarkıya geçiş eseri” olduğunu yazmıştı.

1982 filan, “Dallas” adlı Amerikan dizisine özendim zahir mahallemizdeki marangoz kalfası Hüseyin abiye “selam” dedim. Bi dövmediği kaldıydı ki o zamanlar öyle. Şimdi bakıyorum her şey gibi “selamünaleyküm” de bozuldu, esnedi “selam” oldu. Tıplı “Entelektüel” kavramının “kelime” olarak ta, “içerik” olarak ta “entel”e indirgenip bozulması gibi.

2003 yılı 23 Nisan etkinliklerinde Uygur Türkü kızımız Shadat Suleymanova 1 hafta bizde kalmıştı. Akşam 10 civarı gelmiştik eve. Sabah 09.00. Ev telefonu çaldı. “Selamunaleyküm. Gardaş benim gız tamdır.”

Ben tepetakla. Shadat’ın babasıydı. Kedi, diliyle konuşuyordu.

 

Peki bugün Alatlı’dan ne öğrendik?

Batı Avrupa’dan yola çıkan bir seyyah, Balkanlardan Çin’in içlerine kadar, birkaç istisna dışında, her yerde Türkçe konuşarak iletişim kurabilir. Nedeni, Türkçe’nin İran ve Afganistan kuzeyinden, Çin’in Sincan eyaletine kadar uzanan bölgede konuşulan “Türkik” dil ailesinin alt kümelerinden biri olması. Nitekim Sir Auriel Stein, (1864- 1943) bölgenin tamamının “Türkistan” olarak bilindiği yıllarda gittikleri her yerde Türkçe konuşarak anlaşmıştı.

“Türkik” dillerinin üzerine inşa edilmiş tek bir kültür dünyası vardır. Modern ulus olmayı başarmış bir Türkiye, bu dünyanın başıdır. Kırım Tatarları ve Azeriler omuzları, Kazaklar kalbini, göçebe geleneği sürdüren Özbekler ve Türkmenler bacaklarını teşkil eder.

Kim yazmış? Robert D. Kaplan. 1952 New York doğumlu dış politika uzmanı.

Türklüğün başı Türkiye, omuzlarından biri Azeriler dedik ya, bakın burada nasıl bir tespit var.

“Kurtlar olur çobanların koyunu

İtten öğrenirse kendi soyunu

Azerilik komünizmin oyunu

Azeri değiliz, Türkoğlu Türküz…”

Kimi yazmış?

Bahtiyar Vahapzade.

Bişey daha öğrendik, altını çizdik. “Azerbaycan Türklerine ‘Azeri’, konuştukları dile ‘Azerice’ denmesi külliyen yanlıştır. Azerbaycan bir coğrafya ismidir, millet değil.”

 

Buyrun size bir bilgi daha. Güncelleme ihtiyacı olabilir ama Alev Alatlı kitabı kaleme aldığında, Dünya’da çoğu kayıtsız 7 binden fazla dil varmış. 47 dil sadece 1 kişi tarafından konuşuluyormuş. En çok 50 kişi tarafından konuşulan dil sayısı 357. Alatlı not düşmüş, “Bu diller yakın zamanda yok olacak ama ne gam, İngilizce kime yetmez.”