Nerde kalmıştık?

Kendimizi eve kapattık malum ya. Devletimiz de destek verdi sağolsun. “Bişey olmaz” ısrarlarını “resmi yasak” ile savuşturuyoruz. Malum yaş 65 değil ama kronik diyabetiz.

Benim bu konuda duyarsız olduğumu düşünen çekirdek ailem neredeyse “diyabet” olduğum için sevindi iyi mi?

Sen beni nasıl görürsün bilmiyorum ama  ben bilgi manyağıyım, öğrenme tutkunuyum. Daha 2 yaşında, 1968’lerde köyde, kıyıda kenarda bulduğum kağıt parçasını eve getirirmişim “okuyacağım” diye. Zaten 5 yaşında da okumayı- yazmayı evde söktüm.

Şimdi bu ev günleri bana bir fırsat veriyor. Eylül ayında Ersen Sarıaslan’ın hediye ettiği Alev Alatlı’nın son kitabı “Nasihaname” artık bitecek. Düşünün 600 sayfa, 2 cilt. Bu kitaplar var ya, benimle birlikte Van, Hakkari, Elazığ, Diyarbakır, İstanbul, Eskişehir gezdi. Neden mi bitmedi?

Gözümüz sorunlu efendim..

Peki ne var bu kitapta, bu yaşa gelmişiz, bu zorlukta okumaya direniyorum?

Amerika odağında Dünya var efendim. İngilizlerin tüm dünyayı idare etmeleri var, Avrupa’nın uçkur savaşları, entrikaları var. Dahası Osmanlı’nın yeni dünya düzenine ilgisizliği var ki işte tam da bugünlerde virüs tehlikesi karşısında yaşlıların durumu gibi.

Mesela 1845- 1850 yıllarında Britanya İrlandalıları açlık yoluyla kitlesel imhaya girişmiş. Yardıma kim koşmuş? Kızılderililer ve Osmanlı. Sultan Abdulmecid İrlandalı çiftçilere dağıtılmak üzere 10 bin sterlin göndermeyi teklif eder.

Kraliçe “ben 2 bin sterlin gönderdim. Bin gönder” deyince kıramaz ama gizliden gizliye 3 erzak gemisi yollar.

Alev Alatlı’yı okumak zordur. Okuyacaksın, bi durup kavrayacaksın, yetmez, altını çizeceksin. Altını çizdiğimiz yerlerden devam edelim.

Ama şimdilik sadece Amerika- Osmanlı bağlamında.

Abdulmecid’den sonra bir de Kanuni’ye bakıyoruz.

1500’lü yıllar..

Fransa Kralı Francesko Kanuni’den yardım istemiş ya…

“Sen ki Fransa vilayetinin kralı Francesko’sun. Benden yardım istemişsin. Sana yardım edip tahtını sana iade edeceğim” der. Kara ve Deniz Kuvvetleri ile destekler.

Ama öbür tarafta aynı Francesko 1524’ten bu yana yeni dünyada, yani Amerika’da keşif yaptırmaktadır. Alatlı, Murat Bardakçı ile görüşmüş.

“Kayıtlarda Amerika ilgili kayda değer bişey yok. Hausburglular ile uğraştıkları döneme denk gelmiş. Francesko’nun Amerika diye bi yerle ilgilendiğini biliyorlar, Avrupa’daki elçilerden mektuplar, bilgiler geliyor ama okuyup değerlendirmeye gerek görülmemiş.

1757’ye geliyoruz.

Padişah 3. Mustafa Tahtta. “Cihangir” mahlasıyla bakın ne yazmış.

“Bu dünya yıkılıp gitmektedir

Sanma ki bizde düzele

Aşağılık felek tümden bıraktı devleti müpteleze

Şimdi saadet kapılarında gezen hepten alçaktır

İşimiz artık kaldı, Allah’ın merhametine..”

Bir de Osmanlı’dan alınan otların Hindistan’a, oradan da Amerika’ya götürülme bölümü vardı ama şu an bulamadım.