Bugün Eskişehir’deyiz…

 

Antalya Fotoğrafcılar, Kırtasiyeciler ve Kitapcılar Odası ile İstanbul’a yaptığımız fuar yolculuğunun dönüş ayağında uğradık Eskişehir’e. Dar vakit yani.

 

Az laf çok fotoğraf; çünkü görseli güçlü bir şehri Eskişehir. Tamam Porsuk’ta gondolları göremedik ama Uçak Müzesi, Devrim Arabası ve Odun Pazarında turaladığımız doğrudur. Bunca yıldır duyup gördüğümüz Çii Börek ne menem bişeymiş  dattık. Sadece 90 dakikamız vardı ve akşam saatiydi. Böyle olunca Mumya Müzesi ve Odunpazarı Modern Müze gezilemedi.

 

İlk durağımız Cam Müzesi olsu. Atölye ve sergi salonunu ziyaret ettik. Ardından ver elini börekçi. Benim kıyma ile sorunum var. Köfte ve Antalya Usulü Serpme Börek dışında hele de son 6 aydır kıyma tüketmekte zorlanıyprum.

 

Sorduğum halde  “sadece kıymalı” var diyen adamı esefle kınadım bu bir. Mekanda sipariş alan kişi “böreğiniz neli olsun” demedi bu iki. Bildiğimiz pişi. Mevzuu içine çiğ kıyma koyup pişirilmesi. Oysa ben, pişinin içine taze soğanlı, dereotlu hatta yeşil cin biberli çökelek koyuyorum daha iyi sonuç alıyorum.

 

Şimdi dostlarımız bize kızabilir “herkesin bayıldığı böreği nasıl beğenmedin” diye. Börekçiden sonra sadece “dadına bakalım” diye girdiğimiz “Balaban Köfte” yapan dükkanda köfte yiyen Eskişehirli “Biz çii böreği kendimiz yemiyoruz. Sizin gibi gelenlere yediriyoruz” dedi ya, kendimi nereye koyacağımı şaşırdım yav. Bu arada sahiden Eskişehir’e yolu düşenlere Balaban Köfte’yi ıskalamayın derim. “Köftenin İskenderi” diye tarif edebilirim.

 

Kıskanç değilim. Amasya, Safranbolu, Cumalıkızık, Beypazarı gibi bizim Kaleiçi’nineden düzenleyemediğimizi sorasım bile gelmez. Bu arada yukarda sayılan yerlerile birlikte ülke genelinde 7 noktanın yıllar önce belirlendiğini, Akseki Sarıhacılar’da röleve çalışması yapıldığını,ama istenen ivmenin yakalanamadığını da bilirim.