Zorbaların kaybetme korkusu!

Dünyamız, insanlık tarihi boyunca “ zorba yönetimler”in zulümleri ile, kanlı tarihlerin yaşandığı bir yer oldu. Günümüzün uygar dünyasında bile, hala varlığını sürdüren zorba yönetimler; yönetimi altındaki uluslara, ağır bedeller ödetti, ödetiyor!

 

Zorba yönetimler; siyasal erki herhangi bir yolla, (buna seçimler de dahil) ele geçirince, başına buyruk, baskıcı ve genellikle acımasız bir biçimde uyguladıkları siyasal düzenle, ülkeleri yönetirler. Sadece yönetmekle kalmazlar, insanlığın başına da bela olurlar işledikleri suçlarla!

 

Zorba; gücüne güvenerek, hükmü altında bulunanlara, söz hakkı ve davranış özgürlüğü tanımayan bir despot, ya da bir diktatördür.

 

Zorbalar herkesi korkuturlarken, aslında herkesten daha korkaktırlar. En büyük korkuları; yönetimi ve iktidarlarını kaybetmektir! Çünkü o zaman, işledikleri suçların hesabını vereceklerdir! İşte en çok bundan kaçınırlar. İktidarlarını sürdürebilmek için, her türlü zorba yöntemi uygularlar yönettikleri insanlara. Uygarlığa, insan haklarına sığmayan isteklerini dayatırlar sürekli. Buna uymayanları da cezalandırmak ve öldürmek hakkını, kendilerinde görürler. İnsan haklarına saygıları yoktur ne yazık ki!

 

Geçmişte, Hitler ve Mussolini böyleydi. Günümüzde de Kuzey Kore ve onun gibi, demokrasi ile yönetilmeyen ülkelerde, zorbalığın acı olaylarını yaşıyoruz maalesef!

 

Komşumuz İran’da gencecik Mahsa, başını istenilen şekilde örtmediği için, ahlak polisi tarafından dövülerek öldürüldü. İranlı kadınlar, erkekler ayakta! Ülke ve bütün dünya, bu ölümü protesto ediyor! Protestocu kadınlar ve erkekler de, acımasızca dövülüyor ve öldürülüyor!

 

Uygar bir dünyada yaşıyoruz güya ama, kadının nasıl giyinmesi gerektiğini söyleyen, dayatan ve onun özgürlüğüne kast edenler, sonunda canına da kast edebiliyor! Kadın bedeni üzerinde söz sahibi olduğunu sanan bu hadsizlik, bu erkek zorbalığı, namusu da; ne hikmetse, kadın bedeni üzerinden tanımlıyor! Kadınları ikinci sınıf insan konumunda sayıp, durumdan vazife çıkaran, bu türden zorbalara karşı, her uygar insan, “ dur” diyebilmelidir. Kadınlar olarak, zorbalığa uğrayan kızkardeşlerimizi, hangi ülkede olursa olsun, savunmak ve desteklemek zorundayız.

 

Zorbalığa sustukça, korktukça, uygarlıktan uzak yaşamaya mahkum oluruz. Kadın cinayetlerinin hangi ülkede olursa olsun, mutlaka en ağır şekilde cezalandırılması gerekiyor!

 

Ulu önderimiz Atatürk’ün laiklik, demokrasi ve kadın hakları konusundaki kararlı tutumu ve çağının ilerisindeki yaklaşımları ile, biz Türk kadınlarına adeta altın tepsi içinde sunulmuş haklar, bizi bu günlere getirdi. Ona ne kadar teşekkür etsek azdır. Ama en önemlisi, bu hakları sonuna kadar savunmaktır. Hiç bir zorbalık, bizi bu yoldan alıkoymamalıdır!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aysel Bereke Arşivi

Olağanüstü gündemlerden yorulduk!

04 Eylül 2025 Perşembe 11:04

30 Ağustos Zafer Bayramı

31 Ağustos 2025 Pazar 14:47

“Eski Türkiye” neden özleniyor?

28 Ağustos 2025 Perşembe 10:57

Yoksulluk en çok çocukları vuruyor!

25 Ağustos 2025 Pazartesi 10:54

Siyasetin tanımını değiştirdiler!

21 Ağustos 2025 Perşembe 11:12

Döneklik zor şey!

18 Ağustos 2025 Pazartesi 10:59

Bindik bir alamete…

14 Ağustos 2025 Perşembe 15:47

Sahtekarlık ve usulsüzlük diz boyu!

11 Ağustos 2025 Pazartesi 15:24

Masa da ne var?

07 Ağustos 2025 Perşembe 12:57

Dostları arkadaşları olmalı insanın

04 Ağustos 2025 Pazartesi 11:27