Güzel bir cümledir bu. Dua mı, yoksa beddua mı diye soranlara açıklamak isterim aslında. Eğer insanlara iyi şeyler yaşattıysanız; “ Yaşattığını yaşamadan ölme!” Cümlesi; “ Sana da iyi şeyler yaşatsınlar “ anlamında duâdır. Ama, kötü şeyler yaşattığınız insanlar size bu cümleyi söylüyorsa; bedduadır. “ Yaşattığın kötülükleri sen de yaşa!” demektir.
Bu kısacık, ama anlam yüklü cümleyi severim. Söylemek istediklerimizin özetidir. Bazen minnet, bazen de nefret duygularını temsil eder!
Ama genellikle ve daha çok; insanların haksızlığa, adaletsizliğe uğradığı zamanlarda beddua olarak kullanılır! Anadolu bilgeliği içinde bir çeşit “ ektiğini biçme” “ etme- bulma dünyası” inancını pekiştiren bir cümledir bu! Değerlidir, empati kurmayanlara, kötü şeyler başına gelmedikçe, duyarsız kalanlara bir çeşit uyarıdır!
İnsanları çileden çıkaran şey, haksızlığa, adaletsizliğe uğramak ve bunlara katlanmak zorunda kalmaktır. İnsan onuruyla bağdaşmayan ve mutsuz eden haksız ve adaletsiz bir dünyada yaşamak, herkes için zordur. Çoğu kez bu yüzden, haksızlıkla mücadele edilir ama;
“Arsız güçlü olunca, haklı suçlu olurmuş. “ diyen ve yüzyıllar öncesinden bir gerçeği vurgulayan Konfüçyüs gibi, kaybedilir o mücadele!
“Adalet, evrenin ruhudur.” Der Ömer Hayyam. İçinde “ İlahi adaleti “ de barındırır. Unutmayın; Ne mutsuz edip gülen, ne de aldığı ahları ödemeden ölen yok bu dünyada…
Diyelim ki; başkalarının mutsuzluğu üzerine kurdunuz mutluluğunuzu, başkalarının yoksulluğu üzerinden zengin oldunuz. Diyelim ki; hiç ama hiç pişmanlığınız yok, ya da hiç merhametiniz. Halden anlayan bir haliniz, ya da sızlayan bir vicdanınız da yok! Eğer “ benden sonrası tufan” diyorsanız, bilin ki; o tufan sizi de yutar! Gün gelir, yaktığınız can kadar, yanar canınız… İlahi adalet dedikleri de budur işte. O yüzden iyi şeyler yaşatıp, iyi şeyler yaşayalım. Ne demiş şair Baki;
“Avazeyi bu aleme Davut gibi sal / Baki kalan bu kubbede/ Hoş bir seda imiş.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.