Yaş
itibariyle kaçırdığımız, Olağanüstü Hal’i (OHAL) da
öğrendik. Hoş son yıllardaki OHAL’siz dönemlerin OHAL’den pek farkı var mıydı,
yok muydu tartışılır…
Elbette kamu düzenin sağlanması, halkın can ve
mal güvenliğinin tesis edilmesi için OHAL ilan edilir ama bu kadar uzun
olmasına gerek var mıydı…
Neden hala
OHAL’deyiz…
Kamuoyu bu soruların cevaplarını araya dursun,
OHAL döneminin yetkilileri valiler genelgeler yayınlaya dursun…
Tabii içeriği yasaklar…
Toplantı,
gösteri, yürüyüş, basın açıklaması her şey izne tabii…
Bazen izin var, bazen yok alıştık da bazı yasaklar kafa kurcalıyor…
Antalya Valiliği’nin açık alanda alkol yasağı
gibi…
‘Çevreyi
rahatsız etmek’ gibi ucu çok açık bir nedene bağlanan yasak
tepki çekti…
Kanunun tekrarı diye savunulan yasağın ardından
bir tepki çeken yasak da Ankara’dan geldi…
Gün
batımından sonra ateş yakmak, türkü, şarkı söylemek, marş söylemek yasak…
Şarkının, türkünün, marşın saati, zamanı mı
olur…
Ateş yakmak vakte mi bağlanır…
Yetkililerin yasaklar konusundaki iyiniyetine
inanıyoruz…
Ama iyiniyetle başlanan her iş iyi
sonuçlanmayabiliyor…
Milletin
birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç olduğu dönemlerde kamplaştırma ve
kutuplaştırmadan uzaklaşmak gerek…
Çatışmaya yol açacak yasaklarla huzur ve güven
tesis edilemez…
Şarkıdan,
türküden, marştan zarar gelmez…
Yapılması
gereken her türlü terör örgütünün üzerine kararlı gitmek, finans kaynaklarını
kurutmaktır…
Terörle mücadelenin ele başları yerine masum insanlara
indiği ve mağdurlar yaratıldığı algısı kötü bir algıdır…
Acil olarak yapılan mücadelenin samimiyetine,
adaletine inandırılmalı toplum…
Bunun için de her kademedeki bağlantılar ortaya
çıkarılıp gereği yapılmalı…
Yoksa yasaklarla, OHAL’lere gitmez…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.