Senin istediklerin mi? Senden istenenler mi?

Başlık sizi şaşırtmasın, çünkü bu sorular hepimizin hayatını sorgulayan sorular. Bizler, doğal olarak işe güce, ona, buna geç kalmayalım diye koştururken, zaman akıp geçiyor! Hayatımızdan büyük bir zaman dilimi daha eksiliyor! Durup düşünmüyoruz bile; bunları yapmak, benim seçimim mi, yoksa benden istenenler mi, hatta, bana dayatılanlar mı diye?

 

Düşünmek gerek; istediklerimizi mi yaşıyoruz, yoksa yaşamak zorunda kaldıklarımızı mı ister gözüküyoruz?

 

Bize dayatılan o kadar çok şey var ki yaşamımızda… “Başarı” mesela, çocukluğumuzdan itibaren “ başarılı olmak” fikri işlenir hepimize. Ama başarıdan kasıt; hayatınızı başkalarının onay, takdir ve beğenisine göre yaşamaksa, bu sizi asla başarılı yapmaz! Çünkü kendi hayallerinizi, kendi isteklerinizi, kendi kimliğinizi yaşamadığınız ve başkalarının sizin için kurguladığı bir hayat, size uygun görüp dayattığı hiç bir şey, sizi bu hayatta mutlu ve başarılı yapmaz! Gerçek başarı, insanın kendisi ile barışık, kendi hayallerinin ve yapmak istediklerinin peşinde özgürce koşabilmesidir. Öteki türlüsü, bir çeşit tutsaklıktır. Başarı; kariyer, para veya statü ile ölçülebilecek bir kavram değildir. Bunu ne kadar erken farkedersek, o kadar az pişmanlık duyarız. Çünkü hayat akıp geçiyor, zamanımız daralıyor, ömür geçiyor!

 

Oysa, biricik hayatlarımız var. Hayatı güzel yaşamak, bıkmadan, usanmadan yaşamak gibi bir görevimiz de var.

 

Bakın bu konuda en değerli kadın yazarlarımızdan ( ışıklar içinde yatsın.) Sevgi Soysal’dan, içinde kadın ve sanatçı duyarlığı barındıran bir tümceyi alıntılamak istiyorum:

 

“ Kadınlar kazanılmış, kurtarılmış tek bir hayatın bile bir umut olduğunu, daha güzel, daha insanca yarınlara yönelik bir oluşum, her an çatlayabilir bir koza olduğunu biliyorlardı.” Diyor Sevgi Soysal.

 

Şimdi geç olmadan düşünme zamanı; bizim istediklerimiz mi, yoksa bizden istenenler mi yaşamımıza hakim olacak? Unutmayın bu hayat bizim ve onu bıkmadan, usanmadan, mutlu yaşamak da hakkımız!

 

Yine Sevgi Soysal’dan sözlerle bitirmek istiyorum yazımı:

 

“ Ne çabuk bıkıyor insan, işinden,

sevdiğinden, mevsimlerden,

deniz kıyısından,

yemyeşil tepelerden…

“ Usanmak her şeye gebedir.

Bütün kötülüklere.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aysel Bereke Arşivi

Olağanüstü gündemlerden yorulduk!

04 Eylül 2025 Perşembe 11:04

30 Ağustos Zafer Bayramı

31 Ağustos 2025 Pazar 14:47

“Eski Türkiye” neden özleniyor?

28 Ağustos 2025 Perşembe 10:57

Yoksulluk en çok çocukları vuruyor!

25 Ağustos 2025 Pazartesi 10:54

Siyasetin tanımını değiştirdiler!

21 Ağustos 2025 Perşembe 11:12

Döneklik zor şey!

18 Ağustos 2025 Pazartesi 10:59

Bindik bir alamete…

14 Ağustos 2025 Perşembe 15:47

Sahtekarlık ve usulsüzlük diz boyu!

11 Ağustos 2025 Pazartesi 15:24

Masa da ne var?

07 Ağustos 2025 Perşembe 12:57

Dostları arkadaşları olmalı insanın

04 Ağustos 2025 Pazartesi 11:27