
Songül Başkaya
Ruhuna Fatiha…
Doktorundan sağlık personeline, hastasından hasta yakınına, özel sağlık tesisi yatırımcısından aile hekimine kadar herkeste bir memnuniyetsizlik var. Sağlıkta dönüşüm adı altında atılan adımların sorunlara çözüm olamadığı ülkemizde dün 14 Mart Tıp Bayramı kutlandı…
Her ne kadar yetkililer Sağlık Şöleni adında 6 güne yayılan bir kutlama programı hazırlasa da ortada bayram falan olmadığı muhakkak…
Sağlık sektörü, özel sektöre emanet edilme yolunda büyük bir hızla ilerlenirken; taşeron işçilik kaldırılmadıkça; sağlık çalışanlarının hakları iyileştirilmedikçe; herkese eşit ve parasız sağlık hizmeti sunulmadıkça; paran kadar sağlık hizmetinden vazgeçilmedikçe; aile hekimlerinin çalışma koşulları düzeltilmedikçe; sağlıkta şiddet sorunu yok edilmedikçe; sağlık sektörü kapitalistlerin en karlı alanı olmaktan çıkarılmadıkça bayramlık bir durum da yok ortada, esasen…
O nedenle “Sağlık ölmüştür” diyerek, lokma döken Antalya Tabip Odası öncülüğündeki sağlık çalışanlarına katılmamak mümkün değil…
Yine Türk Sağlık Sen Antalya Şubesi üyelerinin eylemde attıkları 'Sağlıkta döner sermaye adaletsizliği sürüyor, yandaşlar nemalanıyor' yazılı sloganları desteklemek mümkün değil…
Gerçekten ruhuna Fatiha, sağlık sektörünün…
Dün yaşadıklarım da bunun küçücük bir örneği…
5 yaşındaki oğlumun sık sık üst solunum yolu rahatsızlığı yaşamasından şüphelenerek özel bir hastanenin Kulak Burun Boğaz servisine gittim ve hatrı sayılır bir katkı payı ödedim. Sıramız geldi ve muayene odasına girdik. Karşımıza orta yaşlarda, uzun süre yurtdışında görev yapan bir hekim çıktı…
Şüphelerimde haklı olduğumu Toprak’ın bademciğini göstererek anlattı…
Sonra da sağlık sisteminin sıkıntılarını konuştuk, ayaküstü…
Kendisinin mesleğinin hakkını verdiğini, hastaları birkaç dakikada muayene edip yollamadığını, sadece bakmadığını gördüğünü anlattı…
Ve tabii ilaç sektörünü…
Sonra da “Geniz eti ve bademciğin alınması” gerekiyor dedi. Bu sözlerin ardından da yüz ifademden olsa gerek, beni ikna etmeye çalıştı…
Kapitalist sistemin en karlı alanından biri olan sağlıkta, yaşananlardan dolayı oluşan güven eksikliği sonucu geldiğimiz durum gerçekten vahim…
Şimdi bir tarafta “Bu çocuğun sürekli hastalanmaması için bu operasyon yapılmalı” diyen bir grup hekim, diğer tarafta ise yıllardır beyinlerimize nakşedilen “Aman ha sakın bademciklerini aldırmayın. Onların vücudun savunma mekanıdır” diyen hekimler…
Hangisine inanacağız, nasıl karar vereceğiz, sağlığımız kimlere emanet, nerede kaldı Hipokrat yemini…
Gel de çık işin içinden…
Gel de kutla böyle bir ortamda Tıp Bayramı’nı…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.