Son yıllardaki tablodan farklı bir tablo yok, bu 29 Ekim’de de… Atatürk devrimlerini içlerine sindiremeyen çevreler fırsatı yakaladıkları her alanda, her yapıda, kurumda tahribatı kazanç sayıyorlar…
Ümmetten millet olan halkımızın bağımsızlık zaferini yok saymaya, cumhuriyeti ve kazanımlarını yok etmeye çalışıyorlar…
Andımız’ın kaldırılması, Türkiye Cumhuriyeti’ni simgeleyen T.C’nin tabelalardan kaldırılmaya başlanması, Tük milleti teriminden kaçınılması, türbanın kamuya sokulması gibi yeni birkaç adım attılar…
Bayram öncesi cumhuriyeti içine sindiremeyen kesim, bununla da kalmadı ama hedefe cumhuriyetçileri koyarak, "Cumhuriyet, cumhuriyet düşmanı olarak lanse edilenlerden değil, bizzat kendisini yegane cumhuriyetçi olarak ilan eden elitlerden en büyük yaraları almıştır. Cumhuriyet tehdit altında denilerek, tehlikenin farkında mısınız diyerek cumhuriyet mitingleri yapıldı, sanal bir gerilim inşa ediliyordu. Demokratik talep ve istekler hep cumhuriyet karşıtlığıyla yaftalanıyordu. Oysa asıl cumhuriyeti yıpratanlar sanal düşman oluşturan anlayışlardır" dediler…
Türklük, etnik kökenmiş, güya…
"Yan gelip yatmakla cumhuriyetçi olunmaz"mış…
Demek ki korku dağları sarmış…
Halkın süren baskı ve sindirme hareketlerine, adımlarına karşı alanlara inmesi, el ele, kol kola cumhuriyete ve kazanımlarına sahip çıkması rahatsızlık yaratmış…
Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Mustafa Kemal şiirindeki gibi
‘’Mustafa Kemal'i gördüm düşümde,
Daha, diyordu.
Uğruna şehit olasım geldi hemen
Sabaha, diyordu.
Al bir kalpak giymişti al,
Al bir ata binmişti, al,
Zafer ırak mı? dedim,
Aha, diyordu.’’
Evet, zafer yakın…
İlelebet yaşayacak Cumhuriyetimizin 90. yılı kutlu olsun…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.