Sık sık hukukçular, siyasiler ve kadın örgütü temsilcilerinin feryadını duyarsınız; zaten mağdur olan kadın ve çocuklarımızı; yargı kararıyla bir kez daha mağdur etmeyin…
Peki değişen ne…
Hiçbir şey taciz ve tecavüz sanıklarına, katil zanlılarına üst üste ceza indirimi…
Tahrik indirimi…
İyi hal indirimi…
Sonuç 3-5 yıl yat çık…
Sonra da aynı yolda devam…
Bilmem farkında mısınız; 10 ayda 346 kadın cinayeti yaşandı…
Taciz ve tecavüz rakamları ise eminim hiç beklemediğimiz düzeyde…
Sadece basın ve kamuoyuna yansıyanlar bile ürkütüyor…
Nedense yıllardır konuşulan mevzuat düzenlemeleri bir türlü yapılmıyor…
Üstüne bir mağduru mağdur eden yargı kararları ekleniyor…
Neden yazdım biliyorsunuz…
Diyarbakır’daki 14 yaşında tecavüz sonucu anne olmak zorunda bırakılan çocuğumuzun davasında verilen ve hepimizi utandıran karar için…
Yazıktır, ayıptır…
Bir tecavüzcünün iyi hali mi olur?
Yapmayın…
Kocasının veya sevgilisinin şiddetine maruz kalan kadınların işledikleri cinayet ya da diğer suçlar için istenen cezaların yüksekliğini de diğerinin azlığını da tasvip etmek, onaylamak mümkün değil…
Ama yargıdaki erkek egemen zihniyetin ürünü kararların adil olmadığı muhakkak…
Elbette hukuk sisteminin allak bullak edildiği, siyasi baskılara maruz bırakıldığı, yoğun dava yüküyle karşı karşıya kaldığı bir süreçte bu sonuç da anormal gelmeyebilir…
Ancak ‘yeter’ dedirten kararlarla işlenen insanlık ayıbına madalya takılıyor…
Buna son vermek için de bence her meslek grubuna ama önce hukukçulara kadın-erkek eşitliği ve kadının insan hakkı, uluslararası sözleşmeler üzerine derin bir eğitim çalışması yapılmalı…
Acilen…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.