Kriz kimiz zaman ekonomik kimi zaman siyasal olabiliyor. Şuan içinde bulunduğumuz kriz de öyle. 17 Aralık 2013’te gerçekleşen operasyonla birlikte ülkeyi 11 yıldır yöneten AKP’nin bakanlarının çocuklarına varan bir yolsuzluk ve rüşvet ağı olduğu ortaya çıktı…

Hükümet-cemaat kavgası sonrasında ortaya çıkanların buzdağının görünen yanı olduğu iddialarını ve bir Bakanın istifa ederken, herşeyden Başabakan’ın bilgisi olduğu söylemini düşündüğünüzde bu işin kimlere kadar uzanıp ne boyutlara ulaşacağı konusu hepimizi ürkütüyor…

Şimdi gelelim bir kavga sonucu ortaya dökülenleri örtbas etme çabalarına…

Savcılara gözdağı vermek, operasyonu yapan görevlilerin sürgünü, cemaatten olduğu söylenen müdürlerin bir bir istifaya davet edilmesi, baskı kurulması ya da görevden alınması vs…

İşte Antalya’da patır patır müdür değişikliği yapıyor…

Tüm bunlar yaşanan devlet krizini, yönetim krizini daha da ileri boyuta taşımaktan başka bir işe yaramaz…

Şimdiye kadar atılması gerekli adımlar atılmadı, delilleri karartmaya dönük girişimlerde bulunuldu, operasyon hükümete darbe girişimi gibi lanse edilmeye çalışıldı ve kriz daha da büyüdü…

Hemen hemen her gün ayakkabı kutulu, hükümeti protesto  eden eylemler var…

Daha ilkokul çocukları bile yaşanan manzaranın farkında ve isyan ediyorlar…

Hal böyleyken sıkışan hükümetin "paralel devlet", "devlet içindeki çete" çıkışı bir trajedi…

11 yıldır iktidar da olan AKP değil miydi? Nasıl oldu da böyle bir paralel yapı ve çete vardı da fark edilemedi?

Buna çocuklar bile inanmaz…

İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal’a göre Başbakan’ın bu çıkışı bir itiraf ve işlenen Anayasa suçunun kanıtı…

"Hiçbir kişi veya kurum kaynağını anayasadan almayan bir yetki kullanamaz" şeklindeki Anayasa'nın 6. maddesinin ihlali olduğunun kanıtı olan bu itiraf konusunu Kocasal bakın nasıl yorumluyor…

‘’Elinde devletin her tür gücü, istihbaratı olan bir siyasi iktidarın ve Başbakan'ın bu paralel yapıyı yeni fark etmesi, daha önceden bilmiyor olması akıl ve mantığın kabul edebileceği bir şey değil. Aslında Başbakan 11 sene boyunca devleti, siyasi erkini bir paralel yapıyla paylaştığını ve ülkeyi bu şekilde yönettiğini de itiraf etmiş oluyor. Bu çok vahim bir olaydır"…

"Burada açıkça bir suç ortaklığı var. Bu iki yapı, siyasi iktidar ve o bahsettiği paralel yapı, 11 yıl boyunca bütün hukuksuzlukları birlikte işbirliğiyle yaptı. Şimdi siyasi iktidar işte devlet erkini gayri meşru ve anayasaya aykırı bir şekilde paylaşmanın siyasi bedelini ödüyor. Bunun siyasi bedeli de var, hukuki bedeli de var"…

Evet, durum vahim…

Bu krizi, krizin bir parçası olan iktidarın çözmesinin de pek mümkün olmadığı ortada…

Herkesin işaret ettiği bu tablodan demokrasi, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı çıkmaz…

O zaman toptan yenilenme…

Ülkenin yenilenmeye ihtiyacı var…

Tabii ki demokratik yollardan. Ardından da bu olay aydınlatılıp, gereken bedel yargıda ödettirilmeli…

Kamuoyunun beklediği, hepimizin dilediği budur…