“ Bir uygarlığın seviyesini ölçmek isterseniz, derhal kadının hayat şartlarına bakın.” diyor Stuart Mill.

Aslında çok doğru bir bakış açısı bu. Uygar ülkelerde kadının yaşam şartları iyidir ve cinsiyet ayrımcılığı yoktur. Kadının toplum yaşamına, iş hayatına, siyasete katılımı erkeklerle eşit şartlarda gerçekleştiği için, o toplum uygar, mutlu ve huzurludur.

Kadın, annedir, işçidir, emekçidir, siyasetçidir, memurdur, doktordur, öğretmendir, gazetecidir, hakimdir avukattır, polistir,askerdir, pilottur, yani aslında her şeydir. Bir erkeğin yapabildiği işlerin tümünü, başarıyla yapar ve yapıyor da zaten. Ama dünyada pek çok ülkede kadına; “eşit işe eşit ücret” verilmiyor. Her durumda erkeklerin kadınlara tercih edildiği işler var ve kadınlar bu durumdan dolayı mutsuzlar.

Yönetimde kadınların daha çok söz sahibi olması, toplumun daha mutlu, ve sağlıklı olması anlamına gelir. Çünkü “ kadın elinin “ değdiği her şey daha güzel, daha insancıl, daha yumuşak ve daha ayrıntılıdır.

Kadınlar bütün o naif görünüşlerine rağmen, kendilerinden umulmayacak kadar güçlüdürler. Çünkü her türlü güçlüğe göğüs gererken, erkeklere göre daha dayanıklı ve dirençlidirler. Sabırlı, sakin ve planlıdırlar. Evleri ve aileleri aslında kadınlar yönetir. Eğitimleri ne olursa olsun, hepsi de profesyonel ekonomisttirler. “ Yuvayı dişi kuş yapar.” Sözü de bunu anlatır zaten. Pek çok başarılı erkeğin arkasında da, bir kadın olduğu söylenir.

Büyük önderimiz Atatürk;

“ Yeryüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir.” Der.

Tıpkı:

“ Gökyüzünün yarısını kadınlar taşır.” diyen Çin Atasözü gibi. Kadın değerini anlatan bu cümleler, kadın emeğini de yüceltir.

“Dünya Emekçi Kadınlar Günü” kutlu olsun.