Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kavgacı, ayrıştırıcı, ötekileştirici üslubunu hız kesmeden sürdürüyor. Hoşgörülü olması gerekirken tahammülsüzlüğü sürüyor…

Dün AKP’li ilçe belediye başkanları toplantısında ODTÜ’lülere ve çevreci harekete gönderme yaptı; ‘’Bugün bir pankart gördüm, ‘Yol istemiyoruz orman istiyoruz.’ Böyle bir pankart olabilir mi ya? Üniversite gençliği asıyor bu pankartı. Orman isteyenler için orman bol, ama şunu bilmiyor; yol medeniyettir, yolu olmayanın medeniyetten konuşabilmesi mümkün mü? Yol olmasa üniversiteye bile gidemezsin. Ormansa sizleri ormanlara gönderelim. Gidin ormanlarda yaşayın. Şehirlerdeki halkı rahatsız etmeyin’’ diye… 

Oysa temel insan haklarındandır, sağlıklı bir çevre hakkı. Uluslararası sözleşmelere girmiştir…

Ama hak, hukuk, mevzuat dinleyen yok maşallah…

Geçtiğimiz gün yazarımız CHP Milletvekili Gürkut Acar’ın dediği gibi herşeyi rant olarak gören bir zihniyet, AKP’nin ki…

Ormanlar, meralar, milli parklar, sit alanları, dereler, kıyılar v.s. hep para olarak görülüyor…

Maşallah değerlendirmesini de iyi yapıyorlar…

Yakında havayı kavanoza koyup satarlarsa şaşırmam…

Çünkü bir o kalmıştı, paraya çevrilmeyen…

Şimdi ben merak ediyorum da Antalya’da neredeyse hergün HES’lere ve ocaklara, sosyal donatı alanlarını yok eden projelere karşı eylem yapılıyor…

Düşünüyorum da hepimiz Başbakan’ın sözünü dinleyip, ormanlara gidelim…

Tabii turizme tahsis edilmeyen, ranta kurban gitmeyen, HES’le tahrip edilmeyen bir orman bulabilirsek…

Sahi kaldı mı?

Tuba ve Birhan da ormana gitmişti…

Ne oldu? Doğayı katleden mikro HES zincirleri onları dağda da rahat bırakmadı…

Şimdi onlar Alakır için mücadele ediyor…

O zaman biz de köyümüze geri dönelim…

Ama doğru ya köy de kalmadı ki…

Mart 2014’ten itibaren Antalya’nın köyleri mahalle oldu…

O zaman köyümüzü geri verin eylemi yapalım…

Yok ya o da olmaz…

Başbakan kızar…

Vandal, çapulcudan sonra yeni bir etiket almayalım…