Acaba nereden başlamalı şaşkınım. İlgililerden ve yetkililerden alınan bilgilere göre Antalya içme suyu kaynakları üzerinde 600 civarında halı yıkama işletmesinin bulunduğu, bunların çok büyük kısmının GSM ruhsatının bulunmadığı. Kaçak olarak çalıştığı, her bir halı yıkama işletmesinin bir günde en az 10-12 ton su kullandığı, yıkamada tehlikeli-kanserojen etkili kimyasal kullandığı, her işlet günlük olarak 10-12 ton kimyasal bulaşıklı atık suları yer altına enjekte ettiği, yer altına enjeksiyonu yapılan kirli suların yer altında içme su kaynaklarımıza ulaşma ve bulaşma riskinin olduğundan bahisle son dört yıldan bu yana konu defalarca işlenmiş, raporlar hazırlanmış, hem raporlarla hem de şifahi olarak ilgili kurumlara iletilmişti.

Sonuç alınamayınca onunun mizanseni hazırlanarak Antalya Kent Konseyi’nde tartışılıp çözümlenmesi için bir program yapılmış, konuyla birinci ve ikinci derecede ilgisi bulunan kurum ve kuruluşlar, sair STK da davet edilerek toplantı yapılmış, toplantıda hem halı yıkayıcılarıyla ilgili sorunlar, hem de kentimiz ve çevresinde araba yıkama tesisleriyle ilgili sorunlar tartışılmış, çözüm yolları hakkında raporlar ve toplantı tutanağı hazırlanmış ve bir de komisyon kurularak kurumlar örgütlenmişti,
Toplantıda özellikle insan hayatı, kamu sağlığının durumu, bölgemizdeki kanser vakalarının mahiyet, çevre ve ekolojik değerlerinin kirlenmesi, 872 sayılı çevre mevzuatıyla 1593 sayılı U.H.K. (Umumi Hıfzıssıhha Kanunu) ana ve ara hükümlerinin uygulanmasıyla kirli suların doğa üzerindeki etkilerinin bertaraf edilmesi konularının bütünü değerlendirilmişti.

Yine aradan geçen uzun zamana rağmen her zaman olduğu gibi, ortalığın sessizliğe bürünmesi, onca çalışmaya, zuhur etmeye ramak durumdaki çevre ve sağlık sorunlarına rağmen, hiçbir ilerleme kaydedilmiyor olması, kamu ve kamu sağlığı- çevre değerlerinin geleceği adına sınırsız kaygı içindeyiz.

Bütün bu tehlikeli alarm zincirini hayal ettiğimde bir hayal kurmak aklıma geldi. Mesela ben şu anda bir günlük bile olsaydı bana bir vali yetkisi verilseydi ne yapardım diye kendime bir soru sordum. Evet ne yapardım, anlatayım:

Derhal, hiç vakit geçirmeden,

1) Sağlık Müdürüne

2) Tarım İl Müdürüne

3) Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürüne

4) ASAT Genel Müdürüne

5) Dört belediye başkanına

6) Halı yıkayıcılar Odası Federasyonu Bölge Başkanına

7) Otobüsçüler ve otomobilciler, taksiciler oda başkanlarına

8) Antalya Kent Konseyi Başkanına

9) Esnaf Odaları başkanlarına

Bu konuyla ilgili çağrıda bulunarak, konunun MÇK’ya (Mahalli Çevre Kuruluna) ve UHK’ya (Umumi Hıfzıssıhha Kuruluna) getirilerek tartışılıp sonuca bağlanarak kalıcı bir çözüm getirilmesi için düğmeye basardım. Hadise bundan ibarettir.