
İbrahim Akkaya
Eli sopalı timler !
Herkes Gezi Parkı direnişi ile başlayan eylemlere kitlendi.
Eylemlerle birlikte ortaya çıkan ortak görüş ise Antalya’nın da, Türkiye’nin de hızlı bir değişim süreci yaşadığı.
10 yılı aşkın süredir ülkeyi yöneten AKP, gerçek anlamda bir değişim için zaman zaman olağanüstü çaba gösterdi.
Bir yandan rejimi değiştirmek, diğer yandan halkın yaşam tarzına müdahale ederek tek tip bir millet yaratmaya çalıştı.
Önce silahlı kuvvetler ve yargı olmak üzere devletin kurumlarını dizayn etti, ardından da günlük yaşamı ile kendi görüşleri doğrultusunda düzenleme girişimini hızlandırdı.
Bu değişim, başta rantiyeciler olmak üzere kimi kesimleri çok mutlu etti.
‘Her devrin adamı’ pozisyonundakiler yapılanlara alkış tuttu.
Yalaka ve yağdanlık medya bir yandan AKP’ye övgüler düzdü, diğer yandan pembe tablo çizerek, değişimi sevimli göstermeye çalıştı.
Bir kıvılcım bekleniyordu.
Birilerinin sessiz çoğunluğun sesi olması gerekiyordu.
Birilerinin kaçamak güreşmek yerine, riske girip, yatak odalarına kadar giren devlet terörüne ‘dur’ demesi gerekiyordu.
Taksim’de bir gurup gençle başladı bu direniş.
Sanatçılar ve çevreciler omuz verdi Gezi Parkı direnişine.
Kimse eylemlerin kısa sürede büyük ses getireceğine, yurdun dört bir yanına yayılacağına,. Özellikle marka takıla gençliğin sorumluluk yüklenerek direnişin ve destek eylemlerinin yükünü çekeceğine ihtimal bile vermedi.
Bugün gelinin noktada Antalya’nın ve Türkiye’nin gelecek kaygısı olmadığı ortaya çıktı.
Antalya, Gezi Parkı direnişine destek eylemlerinde katılım ve coşku yönünden öne çıkan kentler arasında.
Cumhuriyet Meydanı’nda başlayan destek eylemlerinin Gazi Bulvarı’nda bulunan AKP il binası önüne sıçramasının asla sürpriz olmadığını 7’den 77’ye herkes kabul ediyor.
Fitili ateşleyen Başbakan Erdoğan’ın gençlere ‘ayyaş’,direnişçilere ise ‘çapulcu’ göndermesiydi.
Gerçek şu ki eylemcilerin tepkilerini AKP’ye göstermek adına il binasına giderek protesto etmeleri Cumhuriyet Meydanı’nda buluşmada olduğu gibi en doğal demokratik hakları.
Ancak binaya yönelik saldırı girişimleri, Türkiye’yi birbirine kenetleyen eylemlere gölge düşürdüğü de yadsınamaz bir gerçek..
İşte bu noktada devreye provokatörler girdi, polisle eylemciler çatıştı, biber gazı, tazyikli su, cop ve sopa devreye girdi.
Gazi Bulvarı’nın AKP ile binası ile Çallı Kavşağı arasındaki bölümünde polis-eylemci çatışması sırasında polisin arkasında eli sopalı bir gurun ortaya çıkması ise gerçekten ürkütücü.
Eylemcilere bir bölümü de çivili olan sopalarla acımasızca vuran bu kişilerin bazılarının sivil polis olduğu üzerlerindeki giysi ve işaretlerden anlaşılıyordu.
Pekala diğer sopalı siviller kimler ?
Eylemcilere acımasızca saldıran, kadın-erkek demeden öldüresiye döven ve söven bu tipler neci ?
Bu noktada çarpıcı iddialar var..
Aralarında AKP’li gençlerin de olduğunu söyleyenler var, AKP tarafından tutulanların ve günlük 20 lira yevmiye alanların olduğunu iddia edenler var.
Daha da ilginç olanı kırmızı beyazlı kulübün sıkça para cezası, hatta kapatma cezası almasına neden oldukları iddiası da bulunan bir gurup Antalyaspor taraftarının da eli sopalı saldırganlar arasında bulunduğunu öne sürenler var..
Bununla da bitmiyor elbette, kendilerine ‘tinerci’ denilen bazı geçlerin de eli sopalı timlere katıldığı da iddialar arasında..
Eli sopalı tim olayı gerçekten çok vahim..
Gezi Parkı eylemlerinde ilk kez tanık olduk sivil polisin sopalı görev yaptığını..
Güven güçlerinin arasına suça meyilli kişilerin karışarak eylem kırıcılığı yaptığını..
Antalya gibi dünyanın gözdesi bir kentte eli sopalı güvenlik görevlilerinin olması kabul edilemez bir ayıp.
Emniyet Müdürü de kabul ediyor eli sopalı timin yakışmadığını.
Dileriz kenti yönetenler bu ayıbı cezasız bırakmazlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.