Antalya Meslek Odaları Eşgüdüm Kurulu Genel Sekreteri Abit Küçükaraslan’ın da söylediği gibi Taksim Gezi Parkı direnişi ve destek eylemleriyle birlikte korku duvarı aşıldı, Antalya ile birlikte Türkiye de yeni bir dönem başladı.

Çağdaş Türkiye’nin Kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti Türk gençliğine emanet ederek en doğru kararı verdiğini Taksim Gezi Parkı direnişi ve eylemleri ile daha iyi anladık.

Müjdeler olsun herkese..

Gümbür gümbür bir gençlik geliyor.

Hem bilinçli, hem de enerjik..

Okuyor, düşünüyor, karar veriyor ve uyguluyorlar.

Bir yerlerden talimat almadan, birilerinin uydusu gibi davranmadan akıl ve mantık yürüterek en iyi kararı birlikte veriyorlar.

Antalya Cumhuriyet Meydanın da ne kadar değerli bir genç kuşağının kenti ve ülkeyi yönetme hazırlığında olduğunu gözlüyoruz yaklaşık bir haftadır.

Provokatörlere prim vermiyorlar, işi sulandırmak isteyenlere fırsat tanımıyorlar, kendilerine yönelik kimi yakıştırmalara ise saplanıp kalmıyorlar.

Gençleri iyi anlamak gerekiyor.

Taksim’le başlayan o muhteşem birlikteliği çok iyi anlamak gerekiyor.

Öncelikle demokrasi istiyor Antalyalı gençler, diğer yerleşim birimlerindeki akranları gibi.

Dayatmaya kesinlikle karşılar.

Elbette alkol alanlar var ama ağzına içki ve sigara koymayanlar da eylemlere katılıyor.

Şurası yadsınamaz bir gerçek ki böyle bir neslin varlığını Başbakan Erdoğan sayesinde öğrendik.

Başbakanın ayyaş ve çapulcu olarak yorumladığı gençliğin aslında pırıl pırıl bir nesil, pırıl pırıl bir  gelecek olduğunu Taksim direnişi ile anladık.

Bunun için de Başbakana belki de teşekkür borçluyuz.

Türkiye 1980’den beri böyle bir nesil yaratmak için çok çabaladı.

Tüm girişimler Taksim direnişine kadar sonuçsuz kaldı.

30 yıllık uğraş sonuç vermezken, halk geleceğini emanet edeceği bir gençlik yaratma çabasında sınıfta kalırken, Başbakan Erdoğan, birkaç günde bunu başardı.

Esti gürledi, kimi zaman bağırdı, kimi zaman bu kadar da olmaz dedirten türden çıkışlar yaptı..

Toplumun her kesimiyle kavga etti..

Hayat tarzımızı dizayn etmeye kadar giden kararlar aldı, müdahaleler yaptı, yasalar çıkardı..

Birinin fitili ateşlemesi, uyuyan devi uyandırması gerekiyordu..

Başbakan hırsına yenilip bunu yaptı.

Duyarsız, tepkisiz, nemelazımcı, egoist ve halka inançsız diye bilinen bir gençlik kuşağından bir direnişçi nesil yarattı…
Otobüste kalkıp yer vermeyecek sorumsuz gençlik tipiydi hepsi…
Sırtlarında çantalar…
Ellerinde pet şişeler…
Kulaklarında müzik dinledikleri kulaklıklar…
Kararlı, seri ve hedefe kilitli yürüyorlardı…
Çoğunun boynunda gaz maskesi vardı çeşit çeşit…
Kızlar, erkekler…
Delikanlı çağının en güzel günlerindeki pırıl pırıl çocuklar…
Hepsi 30 yaş altı…
20′li yıllardaki gençler…
Çoğu çocukluğunu Özal yılları denilen dönemde geçirmişti…
Yani liberal rüzgarla büyümüşlerdi…
Global, liberal ve hoşgörü, tolerans sözcükleriyle büyümüşlerdi…
Yani devrimci, marksist hatta solcu denebilecek bir kuşak değildi bu…

Ama farklı bir nesildi meydanlara koşan..
Gaz maskelerini takıp, gaz yiyeceklerini, belki cop ve şiddet göreceklerini bile bile koştular Cumhuriyet Meydanı’na..

Dostlar rahat olun asil bir genç kuşak geliyor.

Dirençli, gözünü budaktan sakınmayan bir kuşak..

Güzel günleri bu çocuklarla göreceğiz..