
İbrahim Akkaya
Doyran patlıcanı şimdilik kurtuldu
Böyle diyor Antalya Ticaret Borsası(ATBB) Başkanı Ali Çandır.
Antalya Ticaret Borsası, her ay ‘Sektörel Analiz Toplantıları’ düzenliyor..
Toplantıların dün gerçekleştirilen Mayıs ayı toplantısının konusu “Taş Ocaklarının Tarıma Olan Etkisi’olarak saptanmıştı.
Gerçek şu ki Antalya bölgesinde taş, mermer ve kum ocaklarının sayısı her geçen gün artıyor..
Ocakların sayı artıkça da tahribatı da o ölçüde artıyor.
AKP’nin iktidara gelmesiyle ‘maden dostluğu’ birden şaha kalktı..
Ülkenin menfaatleri için kendilerini paralayan (1) ve sırtını iktidara dayayan işadamları, sermaye gurupları, yabancı ortaklı holdingler maden arama ayağına ülkenin pek çok yöresinde olduğu gibi Antalya’yı adeta parsellediler.
Taş, kum ve mermer ocaklarını işletmek için maden arama ruhsatı gerekiyor, AKP iktidarında tıpkı HES’ler gibi ruhsat edinmek, tahsis almak çok kolay..
Koltuğunun altında dosyayı sıkıştıran soluğu Başkent Ankara’da alıyor..
İlgili bakanlığa gitmeye hiç gerek yok..
Bu işler Çankaya Söğütözü Caddesi’ndeki AKP Genel Merkezi’nde şipşak çözülüyor.
Pek çok AKP’li yönetici ile akrabalarının ceplerinde her an maden arama ruhsatı ya da HES izninin bulunmasının nedenini sanırım anlatmaya gerek yok..
Antalya’da 100’ün üzerinde faaliyetini sürdüren taş, mermer ve kum ocağı bulunuyor..
Ortalama 25 hektar gibi oldukça büyük bir alanda maden arıyor arkadaşlar..
Dağları deldiler, parçaladılar, kırdılar döktüler.
Türkiye’nin yaş sebze ve meyve gereksiniminin yüzde 65’ni karşılayan Antalya’da tarım alanlarına giderilmesi asla mümkün olmayan zararlar verdiler, vermeye de devam ediyorlar..
Doğada inanılmaz cinayetler işleniyor.
Ocaklar nedeniyle Antalya bölgesinde tarım alanları hızla azalıyor..
ATB’deki toplantıda konuşan Antalya Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Zeliha Öztürk, bir köye taş ocağı ruhsatı verildikten sonra çobanların kullanım alanlarının imha edildiğini vurguluyor ve şunları söylüyor :
" Taş ocakları yerleştiklerinde dağın yamacındaki sahaları imha ederek bizim otlak sahalarımızı yok hale getiriyorlar. Birçok bölgede, tapulu arazileri çıkardıkları mermer kütlelerini yerleştirerek işgal ediyorlar. Bir keçinin ya da sürünün, bir köyün çobanlarının, hiçbir hayvancılığın o köye maden ocağının verdiği zararın onda birini vermeyeceğini düşünüyorum”
Arı yetiştiricileri de sıkıntılı ocaklardan..
Şöyle diyor Arı Yetiştiricileri Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Zeki Öğke, taş ocaklarının tozundan dolayı arılarda kalıcı hasarlar oluştuğunu belirtiyor ve ekliyor :
"Saklıkent’te 5 mermer ocağı var. Saklıkent’te bin yıllık ardıçlar her gün molozla örtülüyor. Doyran’da 9 kum ocağının ruhsatını iptal ettirdik. O ocaklar durduğu için şu an Doyran patlıcanı dünyada marka"
Pekala masanın öbür tarafı, yani bürokrasi olaya nasıl yaklaşım gösteriyor :
Antalya Orman Bölge Müdür Yardımcısı Ahmet Güneş, yasaların uygulanmasında noktasında sıkıntı olmadığını ifade ediyor ve ekliyor :
"Sıkıntı çıktığı zaman taraflar müdahil olabiliyorlar. Yasaların güncellenmesi söz konusu. Arazi kullanım planlarımızda ciddi eksiklik var. Arazi kullanımlarının net şekilde ortaya konulsa süreç ilerler ve problemler bertaraf edilir“
Yani Müdür Bey’e göre sıkıntı yok, yola devam !
Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Cumhur Güngöroğlu, Orman Genel Müdürlüğü’nün çıkardığı yönetmeliklerle mevzuatta çatışma olduğunu söylüyor,.
Güngöroğlu şu saptamalarda bulunuyor :
"Taş ocakları ormanlık sahalarda üst havzalarda, havza bazında düşünülmediği için altta tarım arazilerini de meraları da etkiliyor. Kayıplar ortaya çıkıyor. Toz meyveciliği ve ormanda büyümeyi azaltıyor"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.