Herşeyin suçlusu medyadır, hep. Eleştirdiğin ve doğruyu yazdığın sürece hep eleştirilirsin. Mesleğimin kaderi bu; ama hiç önemli değil…
Herkesin sevdiği, kabul ettiği bir gazetemiz olacağına, eleştirilsin…
Ne kadar kızdırıyorsak o kadar doğru yoldayız…
Ama maalesef “ileri demokratik ülkemin demokrat yöneticilerinin”, “özgür basınının eleştirisine” hiç ama hiç tahammülü yok…
Yaygın medyanın neredeyse tamamı iktidarın yanında, alkışçısı konumunda olmasına rağmen birkaç küçük medya grubunun ve Anadolu basınının eleştirisi ağır geliyor, çok görülüyor…
Hemen harekete geçiriliyor ve ses kısılıyor. Çatlak ses temizlendikten sonra da herşey güllük gülistanmış gibi gösteriliyor…
Tabi Anadolu basınından çok şimdi başta yaygın medya ve sosyal medya hedefte…
Türlü tedbir ve adımlarla ses kesme işlemleri sürüyor…
Ama bu bile tatmin etmiyor…
Baksanıza Bakan çıkıyor ve neredeyse Soma faciasının suçunu basına atıyor…
Doğru suçlu basın…
Neden mi? Çünkü o kadar tedbir alınmış ve denetim yapılmış ama biz görmemişiz, yazmamışız…
Bakın Enerji ve Tabi Kaynakları Bakanı Taner Yıldız’ın o açıklamalarına…
"Son üç yıl içerisinde Çalışma Bakanlığımızın yaptığı teftişlerde yaklaşık olarak 130 adet kömür ocağı, bizim yaptığımız teftişlerde de 114'ten fazla kömür ocağı kapatılmış durumundadır. Basında çok fazla yer almıyor"…
Tabi bence de suçlu biziz, asın bizi…
Bunları yazmadık diye değil tabii…
Çünkü mutlaka yazılıp çizildi…
En çok iş kazasının yaşandığı bir ülkede yapılan her türlü denetim, teftiş, önlem bizim için önemlidir…
O yüzden büyük bir memnuniyetle yazarız…
Ama sanıyorum ki iş güvenliği konusundaki eksiklerimize yeterince vurgu yapamamışız…
Yeterince siz rahatsız etseydik, böyle olmazdı…
Meclis’teki Soma önergesi reddedilirken, manşetlere çıksaydınız, böyle olmayabilirdi…
O nedenle doğru, kabahatin büyük kısmı da bizim…
Ama sorun; bunu sizin söylemeye hakkınız yok…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.