Maalesef doğal güzelliklerimizi, tarımımızı, hayvancılığımızı, turizmimizi ve tarihi varlıklarımızı taş, maden ocakları, mikro HES’ler uğruna gözden çıkarıyoruz…
Peki değiyor mu…
Maden ihracatında zirveye mi koşuyoruz!
HES’lerden ürettiğimiz elektrik sonucu doğalgaz bağımlılığımızı sıfırlıyor muyuz!
Hayır…
Yeraltı kaynakları konusunda dünyanın en zengin ülkelerinden olmamıza rağmen iş kazaları ve çevre tahribatı ile gündemde olan madencilik sektöründe ihracat sürekli geriliyor…
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından açıklanan verilere göre, madencilik ürünleri ihracatı 2015 yılı Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22 azalarak 282 milyon dolar oldu…
2014'te de yüzde 7.7 geriledi…
2010’da 3.6 milyar doları bulan ve 2013’te yaklaşık 5 milyar dolara yükselen sektör ihracatı 2014'te 4.5 milyar dolara geriledi…
HES’lerden enerji üretimi konusunda da istenen noktada olduğumuz söylenemez…
Oysa hem madencilik ve HES’ler konusunda doğru politikalar, koruma-kullanma dengesini gözeten yatırımlar ile çok daha başarılı olabiliriz…
Dünyanın en zengin maden rezervlerine sahibiz ama kullanamıyoruz…
Yaptığımız yüzeydeki madenleri çıkarıp, pek çoğunu ham olarak ihraç etmek sonra işlenmiş ürünleri ithal etmek…
Sonuç, her anlamıyla zarar…
HES’lerde de öyle…
Mikro HES’lerle doğayı talan ediyor ama istenen verimi alamıyoruz…
Halkımız yaşanan bu tahribata, kıyıma karşı artık ayaklanıyor…
Öncüler de kadınlar ve gençler…
İşte Artvin, Cerattepe…
İnatla direniyorlar…
Biber gazı, cop, plastik mermi, göz altı, sürüklenme, tartaklanma, tazyikli su durduramıyor duyarlı halkımız…
Antalya’dan da yoğun destek var, Cerattepe’ye…
Peki ya kendi ilimizde…
Finike’de, Akseki’de, İbradı’da, Gündoğmuş’ta, Konyaaltı’nda vs yaşanan tahribat, kıyım ne olacak!
Antalya için de #Direnişedavet gerekmiyor mu!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.