Devlet adamı olmak, zor iştir. Bir kere devlet adamı olabilmek için önce vatansever olmak gerekir. Dilde değil, yürekte yaşamak gerekir vatan, millet ve bayrak aşkını…
Sadece vatansever olmak da yetmez, hümanist olmak lazım…
Ben, o, biz, siz diye ötekileştirmeden, tüm insanlığı sevebilecek, kocaman bir yüreğe sahip olmak gerekir…
Sonra engin denizler gibi bilgi ve birikim gerekir…
Sağduyu, büyük bir hoşgörü ve güçlü bir kişilik ister…
Halkın eğilimlerini çok iyi sezen devrimci bir ruh ister…
Namuslu, dürüst bir hizmet anlayışı, ahlak, erdem zaten olmazsa olmazıdır…
Mustafa Kemal Atatürk ve dönemin yöneticileri gibi devlet adamlarıdır, kısaca…
Geçmişten bugüne maalesef giderek azalıyor, sayıları…
Bugün ise yok denecek kadar azlar…
Türkiye Cumhuriyeti ve devrimler ile kavgalı, milletini bölmeye çalışan, hukuk tanımayan, demokrasiyle sorunu olanlar almış başını gidiyor…
Büyük devlet adamı ve asker Mustafa Kemal Atatürk’ün Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un “Devlet adamları fakir ölmelidirler ki, idare ettikleri milletler zengin ve mesut olsunlar. Devlet adamları cep doldurmaya kalkarlarsa millet, fakir, bedbaht olur, dava hezimete uğrar. Fakirlik içinde ölmek, devlet adamının, hele ihtilal şeflerinin süsüdür. İhtilal şefleri, devlet adamları fakirlikle taçlanırlar” ifadesindekiler giderek azalıyor…
O yüzden ne mutlu vatanseverlere…
Ne mutlu namuslulara…
Ne mutlu hoşgörülülere…
Ne mutlu hümanistlere…
Ne mutlu ilericilere, devrimcilere…
Ve ne mutlu cebini değil, halkını düşünen yöneticilere…
Ne mutlu namuslu ve fakir ölebilenlere…
Diğerlerine acıyorum…
Çünkü sahip oldukları tek şey, saklamaya çalıştıkları kağıt parçaları, altın kütleleri…
Yazık…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.