Son dönemde yaşananları şöyle bir gözden geçiren herkes, zannediyorum ki demokrasi katlini görerek, yaşananlara isyan edecektir…

Demokratikleşme paketinden çıkan ‘Andımız yasağı’, anadilde eğitim hakkı…

Yine demokratikleşme paketinden çıkan ‘Kamuda türban serbestisi’…

Bunları kimse demokrasiyle ve demokratikleşmeyle açıklamasın…

Kamuda türban yasağının kalkmasının ardından iş şova dönüştü. Şimdi de yargıda, emniyette ve TSK’da türban serbestliği için çalışmalar yapılıyor…

Erkekler için sakal izni isteniyor…

Erkekler sakallı, cüppeli, kadınlar çarşaflı, türbanlı, mini etekli, şortlu, Kipalı vs memuriyet yapsın…

Öte yandan demokratik haklarını kullanmak için eylem yapanlara gaz, tazyikli su sıkılsın, darp edilsin…

Eylemlere yapılan müdahalelerde insanlar canlarından olsun…

Eylem destek veren ve tencere-tava çalanlar mahkemeye verilsin…

Eyleme katılanlar, sosyal medyada destek verenler darbe suçlamasıyla yargılansın…

Kırmız fular takmak,  'sosyalizm simgesi' denilerek, suçlanılsın..

Eyleme destek veren meslek odalarına, futbol takımı taraftarlarına cephe alınsın…

Ve yine demokrasi diye “polise, eylem çıkarma ve yapma olasılığı olanların savcı kararı olmadan gözaltına alma yetkisi verilmesi” için hazırlık yapılsın…

Acaba merak ediyorum o zaman tüm kırmızı fularlıları toplayacaklar mı?

Ya da kırmızı elbise, Gezi sembolü mü olacak?

Siyah-beyaz giymek de Çarşı’ya destekten yargılanma nedeni mi olacak? 

Ülkemizde hala darbe dönemine ait, değişmesi gereken, demokrasiye ve insan haklarına uymayan o kadar düzenleme varken ‘Demokratikleşme’ adı altında nereye gittiğimiz ve demokrasinin ne hale geldiği ortada…

Bu yaşananlar aslında demokrasiye balyozdur. Demokrasi, belli bir grup, zümre ve inancın haklarını korumak, diğerlerini yok saymak değildir…

Demokrasi, ‘demokrasi’ adı altında ulusal çıkarlarımızı yaralayacak düzenlemelere imza atmak değildir…

Demokrasi, hepimize ve herkes lazımdır…

İleriye falan gerek yok, gerçek demokrasi için çalışalım yeter…