‘Ortadoğu uzmanı’ olarak bilinen gazeteci-yazar Hüsnü Mahalli, Antalya’da çarpıcı bir açıklama yaptı ve “Türkiye 2023’te İslamlaşacak” dedi..

Ünlü gazeteci, iddiasını şu sözlerle sürdürüyor :

“Eğer 2023’te Amerika AKP’yi satmaz, iktidardan düşürmez ise, yeni bir Türkiye ortaya çıkacağını, Türkiye’nin toplum ve devlet olarak İslamlaşacağına inanıyorum. Yani Türkiye’nin yeni bir Malezya olacağına inanıyorum”

11 yıllık AKP iktidarı, Hüsnü Mahalli’yi doğrulayan pek çok uygulamaya imza attı..

Türkiye’yi değiştirmek, çok özendiği Malezya’ya benzeyen bir din devleti kurma yolunda bir hayli mesafe aldı..

‘Demokratikleşme’ adı verilen aslında tamamen seçim için hazırlanan paket ile de Başbakan Erdoğan’ın ‘Veley ki siyasi simge’ dediği türbanı kamusal alana sokarak en önemli adımı da attı.

AKP, 11 yıldır ‘ileri demokrasi’ masalı anlatıyor..

Yani türbanı okula, devlet kurumlarına sokunca demokratikleşmiş mi olduk ?

AKP’nin son seçimlerde milletvekili adayı olan Öğretmen Gülderen Gültekin, Türkiye demokratikleşince Yavuz Selim Lisesi’nde derse türbanla girince, “ En değerli gün benim için. Kendimi çok özgür hissediyorum” diyor..

16 yıllık öğretmenin özgürlük anlayışına bakar mısınız ?

AKP, bir yandan ‘dindar-kindar gençlik’ yetiştirirken, diğer yandan da kendisi gibi düşünmeyenleri akıl almaz yöntemlerle cezalandırmaya, itibarsızlaştırmaya çalışıyor, uydurma suçlarla cezaevlerine tıkıyor.

AKP’nin aslında Cumhuriyet ve kurumlarıyla sorunu var..

Elbette Atatürk ve ilkelerine de savaş açmış durumda AKP..

İlkokullarda ‘Andımız’ın kaldırılması bunun en net örneklerinden birisi..

AKP iktidarı ‘Türk’ sözünü de takıntılı..

Sözde demokratikleşme paketinden çıkanlara bakınca asıl hedefin ne olduğunu daha açık bir şekilde anlamak mümkün.

Çok bir kaç yıl öncesine kadar ‘Bağımsız Türk Yargısı’na güvenirdik hepimiz..

Şimdi ise çok farklı bir yargı var karşımızda..

Ergenekon ve Balyoz davalarının kararları yargının ne durumda olduğunu zaten ortaya koyuyor.

Olayın bir de Antalya yönü var ki gerçekten çok üzücü ve düşündürücü..

BDP’nin 17 Mart’ta yaptığı mitinge tepki olarak Cumhuriyet Meydanı’ndan toplanıp Şehitler Parkı’na kadar yürüyen, yürüyüş sırasında  “Ne mutlu Türküm diyene', 'Şehitler ölmez, vatan bölünmez', 'Bu bayrak bizim, bu vatan bizim, bu topraklar bizim, teröristlere çiğnetmeyiz', 'Türkün Türkten başka dostu yoktur' sloganı atan 300 kişilik guruptan gözaltına alınan ve tutuksuz yargılanan 7 kişi beraat etti.

Bu kişilerin suçu ‘ Türk Bayrağı açarak, halkı kin ve düşmanlığa tahrik’

Artık Türk Bayrağı açmak da suç..

Türk Bayrağının rengi kırmızı demek ki bazı kişiler kırmızıyı görünce tahrik oluyor..

Dahası var, kırmızı renk sosyalizmin simgesiymiş.

Ayrıca kırmızı örgüt renginmiş..

‘Bunu da nereden çıkardın ?” demeyin..

Antalya’da Gezi Parkı ve sonrasında yaşanan olayları protesto ettikleri için tutuklanan 3 kişiye yönelik suçlamalar arasında 'taktıkları kırmızı renkli fuların sosyalizmi simgelediği' iddiası var..

İnanılır gibi değil, tutuklu 3 kişi arasında bulunan 20 yaşındaki Ayşe Deniz hakkındaki suçlamalar ise dudak uçuklatan cinsten..

Polisi fezlekesinde Ayşe Deniz’’in 'kırmızı renkli fularının sosyalizmin simgesi olduğu', elinde taş ve sapanla güvenlik güçlerine saldırdığı, TOMA şoförüne saldırdığı, yolu trafiğe kapattığı, yüzünü kapatarak eylemcilerin önünde güvenlik güçleriyle çatıştığı’ gibi iddialar bulunuyor.

Buradan herkesi uyarıyorum, kırmızı renk suç, sakın ola ki kırmızı renkli fular takmayın, “darbeci, örgüt üyesi’ olmaktan gözaltına alınır, tutuklanırsınız..

Kırmızı renkli giysilere de artık veda edin ne olur ne olmaz..

‘Türküm-Atatürkçüyüm- demeyin sakın sizi ben bile kurtaramam..