Son 3 yıldır Antalya’da Feminist Gece Yürüyüşü’ne izin vermeyen yetkililer bu yıl da şaşırtmayarak, ‘izin yok’ demiş. Oysa tertip komitesinin söylediği geçen yıldan sözlü olarak yürüyüşe izin verildiği…
Pandemi, sağlık gerekçeleriyle üç yıl yürümeyen, bu yıl da yürümekte ısrar eden Antalyalı kadınlar, polisinin orantısız gücüyle karşılaşmış…
Medyada eşitlikçi dil dönüşümü projemiz kapsamında zoom toplantım olduğu için katılamadığım yürüyüşte çıkan olaylar, gözaltılar ve sonrasında yaşananlar üzdü beni…
8 Mart’ta hem 1857’deki fabrika işçisi kadınların ‘eşit işe, eşit ücret’ mücadelesi verirken yanarak can vermeleri anısına ortaya çıkan bugünde hem dünyaya hem yetkililere çok çeşitli mesajlar verecek olan kadından neden korkulur?
Bedenine, yaşamına kastedilen, mobbinge uğrayan kadına ‘Savaşa hayır’ dedirtmemek, cinayetleri protesto ettirmemek için yürütmemek büyük yanlıştır…
Bırakın insanlar konuşsun, yürüsün, protesto etsin…
Korkutma, yıldırma, sindirme ile ne kazanabiliriz? Hiçbirşey…
Eğer toplantım olmasaydı her yıl katılmaya çalıştığım gibi orada olacaktı. Muhtemelen şansımıza biber gazı, cop, yumruk ne varsa yiyecektik…
Göz altına da alınacaktık belki…
Ama kısmet değilmiş. Devrim Mol ile birlikte çok sayıda arkadaşımız gözaltına alındı. 39 kişi. Gece boyunca gözaltında kaldılar. Dün sabaha karşı da serbest bırakıldılar…
Yılmak yok…
Çıkar çıkmaz açıklamalarını yaptılar, “Vazgeçmiyoruz”…
Evet, özgürlüğü, yaşamı, insan haklarını, barışı savunacağız…
Faşizmi, zamları protesto edeceğiz…
Korkmak yok, yılmak yok…
Merak etmeyin geççek!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.