
Cengiz Savaşeri
Büyülü kutu
Bazılarımıza göre büyülü kutu denilen televizyon ekranı, halkımıza ne ölçüde hitap ediyor tartışılması gerek. Televizyon yayınlarının, milletimizin örf âdetine, ahlak yapısına uygun olup olmadığı geçmişten beri eleştiri konusu olmuştur.
Halkın benimseyip izlediği dizilerin birçoğunun, bir dönem çok eleştirilen yabancı dizi Ceyar’ dan geri kalan yanı yok. Çıkar için veya intikam duygularıyla birbirlerine tuzaklar kuranları konu eden diziler olduğu gibi, ailelerin dağılımına sebep olan aşk ilişkilerini yansıtan dizileri de seyreder olduk.
Diğer taraftan halkın doğru haber alması için merakla izlediği haber programlarından tatmin olduğu da söylenemez. Önde gelen ulusal yayın kanallarındaki haberlerde neyin doğru olduğu veya kanalların inandırıcılığı tartışılır hale geldi. Ekonomik krizi yansıtan haberleri es geçen kanallar olduğu gibi, halkın fakirleştiğinden söz eden kanallar da var. İktidarları eleştirmek muhalefetin vazgeçilmezidir. Her siyasi parti, iktidar olmak için yarışa girer ve iktidarın yanlışlarını ortaya çıkarıp kitleleri safına çekmeye çalışır. İktidarlar ise mevcut seçmen kitlesini kaybetmemek için her çareye başvurur. Elbette siyasilerin halkı etkileme yolu televizyon kanallarında boy göstermektir. Bu sebeple ya kanal satın alırlar ya da kanallara bolca reklam verirler veya verdirtirler. Bu durumda, etkilenmeye müsait, biz izleyici kitlesinin psikolojisine de olanlar olur. Düşünce karmaşasıyla izler dururuz.
Ara ara değişik kanalları açıp haberleri izlerim. Kimisi adeta sahibinin sesi olmuş. Ya iktidara yüklenerek tüm olumsuz olayları öne çıkarıyor, kimisi de iktidara toz kondurmadan muhalefete yükleniyor. Elbette abartı da oluyor. Her ne tür yayın yapılırsa yapılsın, teknoloji önünde yanlı haber yapanlar çuvallıyor. WhatsAPP üzerinden yapılan paylaşımlar ile, You Tube videoları ve facebook paylaşımları daha çok ilgi çeker oldu. EYT lilerin sorunlarını, pazarın pahalılığını, çiftçinin, emeklinin ve asgari ücretlinin çilesini üstünkörü yayınlayan kanalların, halk arasında yavaş yavaş adının konuşulmadığını izliyorum. Ver Mehteri programı da unutuldu.
Bazı haberler ve tartışma programları mantığa uygun. Mesela 3-4 yıldır 8 bakan değişikliği haberlerini yorumlayan konuşmacılara ve yapılan eleştirilere de hak veriyorum. Beni en çok kızdıran haberler, siyasilerin birbirlerine olmadık sözlerle ve hakarete varan cümlelerle yüklenmesidir. Bu ağır atışmalar, siyasi liderlere ve partilerine gönül vermişleri tabi etkiliyor. Karşıt görüşler hasımlığa kadar gidiyor. Bu gibi medya algılarının halkımızda etki yarattığı 1960 li ve 1970 li yılları araştırıp, neler yaşandığını hatırlamak lazım.
Atalarımız ‘kavganın galibi olmaz’ derdi. Ne 60 larda ne de 70 lerde kavgada galip gelen olmadı. Ama zarar gören hep milletimiz oldu. Medyada fazla şahit olmadığımız yolsuzluk haberlerine, kadınların ve sağlıkçıların uğradığı saldırılardaki denetimli serbestlik haberlerine değinmeye yazımdaki satırlar yetmeyecek.
En iyisi biz izleyiciler, kaza haberlerini, kurdeleli, havai fişekli açılış haberlerini, beslediğimiz ev hayvanlarının komikliklerini izleyelim. Nasılsa önemli olayları sosyal paylaşım sitelerinden öğreniyoruz. Son gündem konusu olarak Ukrayna’ya yapılan Rus saldırısı ile kanalların baskıdan kurtulduğunu da düşünmekteyim.
Hoşça kalın, habersiz kalmayın
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.