Kim dayanabilir ki akşamın ilerleyen saatinde kırmızı ışıkta beklerken, camınızı tıklatan boynu bükük miniğe? Yaşıtları okurken, hem okuyup hem çalışmak zorunda bırakılan çocuğa ‘Hayır’ demek mümkün mü?
Ya dilenen annesinin kucağındaki ağlayan bebeğe ve diğer miniklerimize…
Bu veya benzer tablolarla son günlerde sık karşılaşır oldum. Trafik lambalarının etraflarında dolanan ve duran araca mendil, çiçek, kalem, tesbih satmaya çalışan çocuk, kadın ya da yaşlılar…
Ya da bir şey satmaksızın yardım bekleyenler…
En çok içimi acıtan; geleceğimiz çocuklarımıza yaşatılanlar…
Bu buruk tablonun bir istismar kapısı haline geldiği ülkemizde, konuyu çok yönlü ele almak şart…
Öncelikle istismar edilen çocuklarla ilgili Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü harekete geçmeli. Bu konuda hassas olduklarını biliyorum. Daha önce Müdürümüz Afife Taş, kurum araçlarının sürekli kentte dolaştığını ve konuyu takip etiklerini söyledi…
Ancak görünen o ki yetmiyor. Belki konuyla ilgili ihbar hatları kurulup, var olan olanaklar geliştirilmeli ve kamuoyuna duyurulmalı…
Zabıta ve Emniyet de daha çok konuya eğilmeli…
Bu manzaranın altında yatan gerçekten ekonomik yoksunluksa ailelere katkıda bulunulup el uzatılmalı, yok eğer istismar kapısı haline getiriliyorsa da buna müsaade edilmemeli…
Evet, bu sorun sadece kentimizin ya da ülkemizin değil dünyanın da bir sorunu. Ancak ülkemizde daha büyük sorun olduğu açık…
İnsanların yaşam refahını yükselterek, iş ve eğitim olanaklarını geliştirerek zamanla en aza indirilebilecek soruna çok geç olmadan el atmak zorundayız…
3 yıl sonra temasında çocuk olan EXPO’yu düzenlerken istismarın önüne geçmiş olmayı umut ediyorum…
Dünyaya çocuklarla ilgili mesaj verirken, kentimizde ve ülkemizde çocukların yüzlerinin daha çok gülmesini diliyorum…
Lütfen, çocuklarımızın boynunu bükmeyelim, büktürmeyelim…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.