
İbrahim Akkaya
Asıl suçlular aramızda…
Antalya, bir zamanlar herkesin beğenisini
kazanan projeleriyle, ilkleriyle, topluma sevgi ve barış mesajlarının verildiği
eylem ve söylemleriyle gündem olurdu.
Gazetelerde, televizyonlarda Antalya ile
ilgili haberler manşete otururdu..
O günler çok gerilerde kaldı.
Kuşku yok ki Antalya’ya nazar değdi..
Artık
Antalya cinayetlerle, cinsel istismar, gasp, uyuşturucu olaylarıyla anılıyor.
Dahası
Atatürk’e, Cumhuriyet ve kurumlarına yönelik hain saldırılar ve söylemlerle
anılır oldu Antalya..
Antalya, büyüdükçe, nüfusu arttıkça, rantı
yükseldikçe ‘huzur kenti’ unvanını
da yitirmeye başladı.
Atatürk
Heykeli’nin Kepez’de ormanlık alana atılması hepimizi ayağa kaldırdı.
Bu olay yıllardır sinsi sinsi sürdürülen,
son yıllarda aleni olarak da yapılmaya başlanan Atatürk düşmanlığının
geldiği noktayı gösteriyor.
Atatürk’ün Heykeli’nin Kepez’in Göçerler Mahallesi’nde ormanlık alana
atılması asla sıradan bir olay değil.
5 yıl önce kapanan ve AKP’li Kepez Belediyesi’ne bağlanan eski Varsak Belediyesi’nin
bahçesinden yol yapımı gerekçe gösterilerek kaldırılan ve Kepez Belediyesi Fen İşleri
Müdürlüğü deposuna zarar görmesin diye konulan Büyük Kurtarıcı’nın
heykelinin belediyenin deposundan kişi ve kişiler tarafından alınarak ormanlık
alana atılması bir ibret vesikası..
Kepez
Belediyesi’nin deposu yol geçen hanı mı ?
Canı isteyen depolu açıp, istediğini
alıyor, istediğini satıyor mu ?
Kepez Belediyesi bu kadar sahipsiz mi ?
Soruşturma açılınca malum çözüm bulundu, fatura 3 taşeron işçiye çıkarıldı,
onlar da gözaltına alındı.
Bundan sonra olacakları tahmin etmek güç,
bir süre sonra olayın üstü örtülecek, kimse de bu hainliğin hesabını
vermeyecek.
Asıl suçlu ya da suçlular aramızda
dolaşmaya, kerhen de olsa Atatürk’e övgü
düzerek aklanmaya çalışacaklar.
Antalya’nın
prestijini olumsuz etkileyen olaylardan birisi de yıllarca omuz omuza mücadele
verdiğimiz kahraman çevreci Ali Ulvi Büyükhonutçu ile eşi Ayşin’in hunlarca
öldürülmesiydi..
Büyüknohutçu, kendini çevreyi koruma
adamıştı,gözünün budaktan sakınmayan, düşündüğünü korkmadan söyleyen,eyleme
dönüştüren müthiş bir çevre dostuydu..
Finike bölgesinde doğaya, tarım alanlarına
ve bölge insanına büyük oranda zarar veren taş ocaklarına karşı savaş açmıştı.
Hem eylem ve söylemle, hem de yargı yoluyla
muhalefet etmişti taş ocaklarına, doğal olarak rant çetelerine..
Hepimize derin acı veren cinayet sonucu
kaybettik Büyüknohutçu çiftini..
Katil
zanlısı Ali Yamuç, çelişkili ifadeler verdi,
ifadelerinin satır aralarında kendisini cinayete taş ocağı firmasının
azmettirdiğini söylemeye çalıştı.
Katil,
isim ve eşkal tarif etmesine rağmen suçlu ya da suçlular bulunmadı, taş ocağı
sahiplerinin ifadelerine bile başvurulma gereği duyulmadı.
Katil önce Elmalı,sonra da Alanya
Cezaevi’ne nakledildi..
Tahminler
boşa çıkmadı Ali Yamuç’un cezaevinde intihar ettiği ortaya çıktı.
Rant
bir kez daha galip geldi..
Katilin ölümü ile birlikte bu korkunç
cinayetle deliller de yok edilmiş oldu.
Cinayeti azmettirenler, planlayanlar ile
çevreci cinayetine ortak olanlar kendilerince rahat bir nefes aldı.
Ali Ulvi Büyüknohutçu, öldürülmeden aylar
önce bir gazeteye yaptığı açıklama ile aslında cinayetin faillerini işaret
etmişti :
Şöyle demişti unutulmaz çevreci :
“Finike
bölgesinde faaliyet gösteren taş ocaklarından birinin sahibi bir siyasi
partinin Finike İlçe Başkanı’nın kardeşi, bir diğeri de başka bir siyasi
partinin delegesi çıktı. Birkaç ocağın korunmasının ise Türkiye’de ismi çok iyi
bilinen bir siyasi parti tarafından üstlenildiği ortaya çıktı. Turunçova’nın
tam üzerinde eski bir milletvekiline ait olan taş ocağı şimdi Turunçova’nın
canına okuyor. Tarımı öldürüyor, narenciyesi öldürüyor”
Şimdi anladınız mı neden yazının başlığını
‘asıl suçlular aramızda’ diye seçtiğimi ?
Antalya’yı bu duruma düşürenlere lanet
olsun..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.