AKP’liler ve CHP'liler burnunun ucunu görse iyi olur!..


Evrende yaşadığınızı bilmiyor iseniz, dünyanızın en büyük olduğuna kanarsınız!..Bu günlerde nereye baksam siyasete, sanatta, yönetimlerde, ekonomide, uluslararası ilişkilerde olan çok şey garip geliyor ve canımı acıtıyor.
Bazıları seçmene selam olsun cinsinden ne olduğunu anlamadığı şeylerin başlangıcını 16 Nisan 2017; en yakın öngörü ile 7 Haziran 2015 seçimleri diyorlar ama daha büyük bakış açısı ile 24 Ocak kararları ve takip eden 12 Eylül 1980 faşist darbesi ile bu ülkede her şey garipleşti. Ve herkes de bunu kanıksadı.
Sorunların başlangıcına ilişkin herkesin bir miladı olsa bile, asıl büyük plan ve olayı görmez isek, sen-ben bizim oğlan konuşur, havanda su döveriz. Hoş sen yazsan ne olur ki, sen kimsin ki!.. Cürümün(suç/günah) kadar yer yakar, iki arkadaşının dışında kimse görmez ve umursanmazsın. Kıt aklım ile ben yazayım da, haluk mu, balık mı bilir bilmem ama kim bilecek ise bilsin. Günah benden gitsin.
Gelinen noktada iki temel sorun vardır. Aklı başında bir çok kişi, sesini duymadığınız muhalif ses yazıyor, çiziyor ve konuşuyor ama, ahalinin gözü başka yerde olduğundan, altında ki hasır yanana kadar da kimseden ses gelmeyeceğini iyi biliyorum.,

Ülkeyi yok etme, bölme parçalama planları, Uluslararası bir emperyalist projenin odak noktasına konulmuştur. Ki bu Atatürk'ün, emperyalizme karşı kazandığı, ulusal kurtuluş savaşından bu yana bıkmadan, usanmadan; halkımızın da "büyük teveccüh" gösterdiği işbirlikçilerin desteği sayesinde sürmektedir.
Her ne kadar, yurt dışına karşı birlik ve beraberlik görüntüsü versek de, ortada Ak Parti iktidarlarının kısa vadeli çıkar beklentileri uğruna, uluslararası sorunlar ile karşı karşıya kaldık.
Reza Sarraf olayının boyutlarını göremediler, konuyu "17/15 Aralık" cemaat/yolsuzluk operasyonu diye, herkes kendi yönünden geçiştirdi. Ortada bir değil birden fazla yolsuzluk ve usulsüzlük vardı. Ki bunlar ABD'nin kirli pazarlıkları ile kapatılmazsa (ABD/emperyalist, Kapitalistler alacakları paraya bakarlar) bir gün ortaya çıkacaktır. 
ABD, birçok konuda Ak Parti İktidarlarının bir şekilde hallederiz mantığı ile baktığı olaylar ile İktidarı ve Ülkeyi rehin alma yoluna girmiştir. (Sayın Cumhurbaşkanın "burnuma pis konular geliyor" demesi boş bir laf değildir. Karadenizlidir, "perşembenin gelişini, çarşambadan" anlar)
ABD'den sonra, Almanya ve AB gerginliği ise başlı başına bir sorundur. Oralarda bir olay/sorun başlamış ise sonuçlandırılır. Bizdeki gibi balık hafızalı toplumu öyle "cambaza bak" numaraları ile uyutamazlar. Satın alınamayan sivil toplum kuruluşları ve kurumsal yapıları vardır. "fikri takip" yapılır!..
Şurada 10 gün sonra yapılacak BARZANİ'nin BÜYÜK KÜRT DEVLETİ projesi referandumu sıradan bir zaman ve zeminde yapılan iş, olay değildir. 
Devleti "tu-kaka" diye diye devleti, devlet gibi yönetmeyi görmezlikten gelenlerin, devlet geleneklerini bilemeyen/umursamayanların; Türkiye Cumhuriyetini getirdikleri bu günlerde ve bu durumda, başlarını gönül huzuru ile yastığa koyacakları günler değildir.
Ülke, uluslararası siyasi projeler ve yerli işbirlikçilerinin kişisel hırsları için yaratılan kulluk mantığı ile uçurumun kenarına gelmiştir. 
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, başta emperyalist güçler olmak üzere, yerli işbirlikçilerinin Türkiye’yi karıştırmak için hep bir planları olmuştur. 1900'lü yıllarda İngilizler, 1970'ler sonra da Amerikalılar; 
Özellikle 1980 yılları sonrası ortaya konulan güneydoğu oyunu ve siyasilerin, Kürt halkının yaratılan özlemlerini de kaşıyarak yarattıkları yeni bir süreç başlamıştır.
Ülkede artık her şeye ve herkese kan bulaşmıştır. Acı kadar, kin de dev gibi büyümektedir. 
Ne özel yaşamımız da ne de sosyal yaşamımız da biri birimizi sevmek zorunda değiliz. Ama biri birimize katlanmak, birlikte yaşamak için her türlü soruna ve sıkıntıya karşı direnmek zorundayız.
Aysel Tuğluk, bu ülkede Milletin Vekilliğini yapmış bir kişidir. Kişisel hataları kendini ve yakınlarını, siyasi hataları ise muhataplarınca değerlendirilir. Ödüllendirilir ya da siyasi olarak cezalandırılır. Hiç kimse, kendini ülkenin yasalarının yerine koyup, bir başkasına ceza kesemez. Bu ülkenin aydınları, sıradan insanları boşuna demokrasi ve özgürlükler için bedel ödemediler. 
Bu dünyadan göçmüş bir Annenin, bu ülkenin her karış toprağına özgürce gömülme hakkı vardır. Aysel Tuğluk'un annesinin mezarı ve cenazesine yapılan yanlışlık, saygısızlık görmezlikten gelinecek gibi değildir. 
Özellikle ülkemizde bu tür sorunlar, sağ iktidarlar ve maşalarınca kaşınmaktadır. Bu tür iğrenç olaylardan hiç bir kesimin sorumlu tutulmasını uygun bulmuyorum Ama bu maşalara da halkımızın ve siyasi iktidarların prim vermemesi gerekir.
Gün iktidarında, muhalefetinde aklı başında davranmasının günüdür. Ki her iki taraflarca aklıselim davranışlar ve söylemler sergilenmektedir.

Bölgede, Ülkede, Siyasette, Ekonomide, Eğitim, sağlık gibi yönetimin her alanında yeterince sorun varken, bir de sebebi ve kaynağı sıradan vatandaşların olduğu sorunlar artık olmasın.

İsrail, İngiltere, Almanya ve ABD'nin orta Doğu ile ilgili planları hiç bir zaman ülkemizin lehine olmamıştır.

Öfke ile kalkılacak zaman değil, sakin sakin düşünüp iktidarca da, muhalefetçe de gerekenin yapılacağı zamandır.

Bu yüzden Ak parti ve sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, herkesten daha özenli ve kişisel hesapların ötesinde düşünmek ve davranmak zorundadır.
Muhalefetin tek sesi kalan CHP, son zamanlarda her türlü eleştiriye rağmen ülkenin sorunlarına parmak basmakta ve çözüm önerileri getirmektedir.

Bu kadar sorunun yaşandığı günlerde, hele 25 Ekim Kerkük'ün de içinde olacağı bir bağımsızlık referandumunun yaşandığı bir süreçte acaba: son günlerde kutlamalarını yaptığımız o değerli zafer günlerin olmasına, yaşanmasının altına imza atan TBMM ne yapmaktadır?

Oynanan orta oyunu, "cambaz bak"dan herkes memnun da, biz boşuna mı yazıp çiziyoruz, acaba?
Olağan hallerde TBMM geleneksel olarak 1 Ekim'de açılacaktır, elbet.

Barzani'nin kuzey Irak'da 25 Eylül'de yapacağı referandum öncesi,
Ülkeyi içeriden ve dışarıdan karıştıracak onca olay olur iken, TBMM neden kapalıdır.?
Haydi, Sayın Cumhurbaşkanı TBMM'yi gönlünden sildi ve bütün yetkileri bünyesinde topladı, her şeyi kendi yapıyorum diye düşünüyordur;
Ya Muhalefete ne demeli ki?.

Fatih İstanbul'u fetih ederken, papazlar meleklerin cinsiyetini tartışıyorlarmış.
Acaba diye düşünüyorum, bizim siyasiler ülkenin bu kadar yoğun gündeminin dışında, TBMM'yi kapalı tutarak neyi tartışıyor, konuşuyorlardır?

SİZCE?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Uysal Arşivi

Ninemden guguk kuşu öyküsü

09 Ağustos 2025 Cumartesi 10:04

SÖZÜN DE BİTTİĞİ YER OLUR MU?

02 Ağustos 2025 Cumartesi 11:24

PLANLAMA- PLAN LAMA- PLAN- LA- MA

01 Ağustos 2025 Cuma 11:51

GÜRKUT ACAR'I TANIMAK

14 Temmuz 2025 Pazartesi 21:04

SORUN, SORUN OLUR MU YARATILIR MI?

02 Temmuz 2025 Çarşamba 10:48

HER ÖLÜM ÖLÜM MÜDÜR?

02 Temmuz 2025 Çarşamba 10:11

DOLANI DOLANI GELİYOR DA UYUYORUZ

01 Temmuz 2025 Salı 17:59