
Songül Başkaya
Antalya’ya sahip çıkmalıyız…
Kentlerin doğru planlanması ve gelişmesi sadece siyasilerin ve bürokrasinin eline bırakılmamalı. Meslek odaları, uzmanlar, akademisyenler, vatandaşlar, kamuoyu önderleri kimi zaman yönlendirerek, kimi zaman işbirliği yaparak, kimi zaman da ‘dur’ diyerek daha yaşanabilir kentlerin oluşmasına katkı sunmalı…
Yaşadığımız dünyayı hızla kirletirken ve betonlaştırırken şehirlerimizi de maalesef hızla çirkinleştiriyoruz…
Doğru projeler ve planlamaları tenzih ediyorum ancak tablo ortada…
Yıllar öncesinin Antalyası yok artık. Elbette modern kentler yaratılıp, ihtiyaçlara göre yeni planlamalar yapılacak. Ancak siyaseten doğru projeleri engelleyip, ranta dönük planlamalara imza atmak doğru değil. Buna hiç kimse kayıtsız kalmamalı. Bu kent hepimizin…
Basın mensubundan siyasetçisine, belediye başkanından meclis üyesine, sivil toplum örgütünden seçmenine hepimiz üzerimize düşen sorumluluğu yapmalıyız…
Sadece seçimden seçime oy kullanmak değildir, vatandaşlık. Vatandaşlık Lara’nın peşkeşine bayrak açmak, Alakır’da köylünün suyuna sahip çıkmak, Phaleslis’in betonlaşmasına ‘dur’ demektir. İşte bu mücadeleleri verenler ve destekleyenlerdir, asıl vatandaşlar…
Ya da meslek örgütü temsilcisi olmak, üyelerine eğitim düzenlemek, onların haklarını savunmak ve uluslararası sempozyumlar yapmak değildir. Lara için dava açmak, bakanlığa kafa tutabilmek, HES mücadelesi veren köylünün önüne düşmek, kentin sahipleriyle mücadele vermek, yöneticileri doğru yönlendirmektir…
Antalyalının ve meslek örgütlerinin duyarlılığını takdir ediyorum, her zaman. Ama daha duyarlı olmak zorundayız…
Vatandaşından basın mensubuna, meslek odası temsilcisine kadar daha da takipçisi olmalıyız, yerel yöneticilerin…
Hem desteklemek hem doğru yönlendirmek inanın daha güzel bir Antalya yaratılmasını sağlayacaktır…
Tabii bu arada yerel yöneticilerimiz de meslek odalarıyla, basınla, kamuoyu önderleri ve halkla daha çok iç içe olsunlar…
Projelerini ve planlamalarını önce uzmanlarla sonra halkla paylaşsınlar…
‘Ben yaptım, oldu’ mantığının ne sahibine ne de bizlere faydası var…
İnsanlığa hizmet için bir fırsat olan makamları gelin birlikte daha akılcı kullanalım…
Yarın görevleriniz bittiğinde eserlerinizle övünmek de elinizde, eserlerinizden utanmak da…
Gelin utanılacak işlere imza atmayın…
Antalya’yı birlikte daha yaşanabilir kılmak mümkün…
Bu çağrıya kulak verin…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.