
İbrahim Akkaya
Antalya tükeniyor
Bir zamanlar İstanbul için ‘taşı toprağı altın’ deniyordu..
Bu nedenle de 7 tepeli kente ülkenin dört bir yanından insanlar iş ve aş umuduyla geldiler.
İş ve arayanlarla birlikte rant arayanlar da İstanbul’un yolunu tuttu..
İstanbul rantçılar tarafından yıllarca tepe tepe kullanıldı..
Kentin kaynakları ralli hızıyla ranta çevrildi.
Ne yeşil alan kaldı, ne su kaynağı kaldı, ne orman kaldı..
Öyle bir noktaya gelindi ki İstanbul beton kent olup çıktı.
Kent merkezinde bir karış toprak bulmak bile güçleşti.
Kısacası İstanbul bitti.
İstanbul yükünü alınca, nefes alınamaz, hatta yaşanamaz bir megakent haline gelince, yağma, talan sırası Antalya’ya geldi.
Türkiye’nin en büyük yap-sat-çısı konumunda olan TOKİ’nin eski Başkanı şimdiki Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, rantçılara hedefi gösterdi:
Dedi ki :
‘İstanbul bitti, artık Antalya’ya yatırım yapın’
‘Yatırım’ AKP’nin en önemli silahı durumunda..
AKP’liler bugüne kadar yapılamamış yatırımları kendilerinin yaptığını söyleyerek halkı kaldırmaya çalışıyorlar.
‘Antalya’ya yatırım yapın’ çağrısı aslında, “Gidin Antalya’yı paylaşın, kaynaklarını babanızın malı gibi kullanın.. Sizi tahsis ederiz, ihale ile veririz, olmadı özelleştirir emrinizi veririz” mesajıydı.
Son yıllarda Antalya ‘taşı toprağı altın kent’ unvanını eline geçirdi..
Kimileri iş ve aş için gelirken, kimileri talan, yağma ve paylaşım için Antalya sevdalısı olup çıktı..
Antalya, son 10 yılda inanılmaz bir talana, yağmaya, paylaşıma sahne oldu..
Turizm yatırımı adı altında sahillerde başlayan kaçak yapılaşma ve işgal giderek kamu hizmet alanlarına kaydı..
Bununla da kalınmadı, ormanlar, tarım alanları, yeşil doku ve de su kaynakları rantçıların eline geçti..
Rantın azgın dişleri dağları bile delmeye, parçalamaya, hızını alamayan kutsal mekanları ile ele geçirmeye başladı..
Maden Arama Ruhsatını koltuğunun altına kıstıran gözünü kestirdiği yere özelliği ne olursa olsun talan etmeye başladı..
Sonra bir HES sevdası başladı sözde yatırımcılarda..
Ülkenin enerji gereksinimine katkıda bulunmak iddiasıyla su kaynaklarını, dereleri, gölleri teker teker ele geçirmeye başladılar..
Halkın direnişinin, yargı kararlarının da geçersiz olduğu bir süreç başladı..
Dünya su savaşlarına hazırlanırken, Antalya’nın su kaynakları kirlenmeye, kurumaya başladı HES’ler yüzünden..
Dahası doğa tamiri olanaksız yaralar almaya başladı..
İklim değişti, bitki örtüsü hızla yok almaya başladı, yaban hayatı tehlikeye girdi..
İşte bu yüzdendir direniyor halk ve çevreciler..
Bu nedenle ‘cennet’ olarak bilinen Kemer Kesme Boğazı’nın HES’e kursan edilmesinin önüne geçmeye çalışıyorlar..
HES ve taş, mermer, kum ocaklarına karşı başlatılan mücadelede devletin güvenlik güçleri bile yatırımcıların, adı ve kasası büyük firmaların yanında yer aldı ve almaya da devam ediyor.
640 kilometre sahil şeridi bulunan Antalya, ancak savaşlarda görülen bir işgale sahne oluyor..
Dağ-taş ocaklarla dolu..
Nerede su kaynağı varsa orada birkaç HES şantiyesi boy gösteriyor.
Antalya hızla beton kente dönüşürken, halkın geleceğini ipotek altına alan AVM’lerin sayısı hızla artıyor..
Sokak aralarını bile Express adını verdikleri marketlerle denetimlerine alıyor büyük sermaye şirketleri..
Antalya tükeniyor, Antalya boğuluyor, Antalya yağmalanıyor..
Antalya bir kurtarıcı bekliyor..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.