
Nizamettin Özmen
Al sana 2. Ata
Saddam tarafından yönetilen Irak’ı merak etmeye başladım.
O günleri anlatacak aklı başında (Bunca travmadan sonra bulunursa) bir Iraklıdan dinlemek isterdim.
Hafızamı, o günlerde bizim iletişim organlarının bizlere ulaştırdıklarını anımsıyorum.
Evetttt…..
“Bakan Damat” ilki.
Halkından kopuk yönetici tek değil ama yakın örnek o.
Nerden icabettiyse (BOP kimdi) Suriye’yi karıştırdık ya, aklıma durup dururken Kuveyt’e giren ve sonunu hazırlayan adam geliyor işte zorlamak filan yok hafızayı.
Bu ülkede, doğup büyüdüğü Antalya’da tamamına yakını yerel basında olmak üzere 30 yıl gazetecilikten evine ekmek götürmüş biriyim.
Çocukluğumuzda “Doğu’nun Paris’i” denen Beyrut’un sıfırlanışını da hatırlarız, bugün kalıntılarına hayret ettiğimiz antik dönem medeniyetlerindeki ihtişamı da öğrenmeye çalışıyoruz.
Ama 1990’lı yıllarda başlayan ve 1995 yılında Refah Partisi’ni iktidara taşıyan sürecin tam ortasındaydım.
Türkiye’de, Erbakan’ın talimatıyla yayına başlayan 5 yerel televizyondan biri olan ART’de haberlerin başındaki kişiydim.
Yaşadığım baskıyı sadece ben değil o dönemi birlikte yaşadığımız arkadaşlar da bilir. Yeri mi? Diyeceksiniz ama bakın Örnekköy’de gazeteciler villa sahibi oluyor. O dönemden kalan tahsis. Ben, o dönem ART’de çalıştığım için bu kooperatifin listesinden çıkartıldım.
ART’nin gazetesi mi var?...
TRT’nin vardı da biz mi görmedik..
Mevzuuu..
Neyse…..
O dönemki “İslamcı” arkadaşların mobylet depolarında bile “Huzur İslam’da” yazardı.
Her şeye karşılardı, emperyalizme, siyonizme, paraya, saltanata….
Cumhurbaşkanı’nın yetkileri kısıtlanacaktı, tümden feshetmeye gidiyoruz.
Makam araçları lükstü, satılmalıydı…
“Kiralama” sistemiyle saltanata devam, yandaşa cukka..
Vekil lojmanları lükstü, vekil halkın içinde olmalıydı…
Ama en baş vekile villalar yetmedi.
Özelleşti evet, devletçilikten uzaklaşmalıydık..
Ama ümmetçilik değildi ki alternatif. Sadece CLK konusunda bile devletin acizliğini düşündük halk olarak. Belki yaptırımların bedelini “ceza” olarak ödedi şirket ama bu vatandaşa yansımadı.
Kamu kurumları çalışanlar için “çiftlik”ti şimdi şirketler için “arpalık” oldu.
Dolayısıyla halkta bunlara iktidarın “ortak” olduğunu düşünmeye başladı.
Bitiriyorum evet…
26 Şubat…
Doğum günüymüş.
Geçtiğimiz günlerde resmi izinli öğrencilerin saraya yürüyeceğini dillendirenler olmuştu.
Ne mübarek adam kardeşim, bu yıl da 26 Şubat Cuma’ya denk geldi.
Kabahatleri gizli ibadetleri aleni ahaliden cami kapısında kendine özgü bi kutlama şovu izledik.
Bakın “alternatif” arkadaşlar.
Artık doğum günü kutlayabilirsiniz. Tamam biz sizin yerinize şampanya içeriz.
Siz şimdilik öğrencileri resmi izinle yürütedurun. Önümüzdeki yıl ilk heykelini dikin. O devam eder.
Seneye adına salon veya kompleks açma yarışına da girer yerel yönetimler.
Peygamberlik bu devirde bu kadar.
Al sana 2. Ata..........
Ne yazcaz la buraya....
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.