Nizamettin Özmen

Nizamettin Özmen

Miskin Nizam…

Sahip olmak, kazanmak mı? Yoksa vazgeçmek, kaybetmek mi… Hangisi kolaydır sahi?

Bir dostum dedi ki; “Ben çıktığı yolda adama destek verdim. Kazandı, ama benim katkımı görmezlikten geldi. Telefonla aradığında, kendisinin yanlış yaptığını, söz ettiği gibi ‘kardeş’ olmadığımı söyleyip telefonu kapattım. Ama sen bunu yapamazsın, çünkü bendeki ekonomik güç ve etiket sende yok. Kalemin ve gücün buna yetmez” dedi.

38 yıla dayanmış meslek hayatımızda yol arkadaşım önce kalemim ve fotoğraf makinem, ardından da eşim ve çocuklarım oldu.

2011 yılında AGC Ödül Töreni’nde kürsüden “Her başarılı erkeğin ardında kim var bilmiyorum ama benim arkamda eşim var. Lütfen beni değil, kendisini alkışlayın” dedim. Bugüne kadar o kürsüde; bu cümle ilk kez kuruldu biliyorum.

İlginç gelişmeler yaşıyoruz değişen değerler ortamında. 25 yıllık (532) telefon hattım, 29 yıllık eşim, 25 yıllık gömleğimden vazgeçememem bazı dostları şaşırtıyor.

2007 yılı başında aldığım 1990 model Toyota Corolla’yı hala değiştirmedim. Kimi “tutucu” diyor, kimi “beceriksizlik” olarak tanımlıyor durumu, öyle “arkamızdan” filan da değil.

Ben ve çekirdek ailem durumdan memnunuz. Oğlum eskiden plakayı korumaktan söz ediyordu, şimdilerde “arabayı satmayı aklından geçirme” diyor.

Şimdi burada Turgut Bucak’ın, “Sermaye en fazla 7 nesil dururmuş” tezini incelemek gerek. (En net örnek İstanbul Boğazı’ndaki yalıların durumudur. Antalya’da Konyaaltı Caddesi gösterilebilir.)

Ben de severim kazanmayı. Kim sevmez ki. Ama öyle çil çil altın değil. Ben bilginin, erdemin, eğitimin, dostluğun, yüreğin peşindeyim. Ondandır bir haber için selam verdiğim adamlarla “danışmanlık” değil “dostluk olarak 30 yıldır görüşmem.

Geçenlerde bir dostum “araban hala aynı duruyor” dedi. Alışım ailem bi yana kendime bile sürpriz olmuştu. Hep dua ederim, “Bu arabayı borç nedeniyle elimden çıkartma” diye ‘Yaradan’a.

Ben vazgeçmeyi sevmiyorum.

“Kaybetmemek” için çaba sarf ediyorum.

1990 yılında sevgili bacım Özden’in “sen hiç mi haksızlığa uğramazsın, hiç mi kızmazsın?” sorusuna verdiğim yanıt; “Önce kendimde ararım” şeklindeydi.

Bu; “karşı masum” anlamı içermiyor.

Farkındayım, kimi “uyanık”, kimi “kasıtlı”, kimi “samimiyete bianen” oluyor.

Kin tutmam, yapılanı unutmam.

“Adımız miskindir bizim

Düşmanımız kindir bizim

Biz kimseye kin tutmayız

Kamu alem birdir bize..

Dünya görüşümle çok örtüşüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nizamettin Özmen Arşivi

“Mantar” deyip geçmeyin….

07 Nisan 2025 Pazartesi 13:15

Kongre yolundaki AKP’nin Antalya karnesi

12 Eylül 2024 Perşembe 15:10

CHP’li olunmaz, doğulur

14 Mayıs 2024 Salı 10:36

Türel’i kim istiyor?

18 Aralık 2023 Pazartesi 11:56

Bitse de gitsek….

17 Aralık 2023 Pazar 13:41

“Dar Koridor”da uzun yolculuk

14 Kasım 2023 Salı 09:26

Özgür Özel paraya yenilirse?

13 Kasım 2023 Pazartesi 09:05

Almanya 'Yeni' Vatan

11 Kasım 2023 Cumartesi 12:00

Otobüsle AESOB Başkanılığı’na

02 Ekim 2023 Pazartesi 09:00