Mavisiyle, yeşiliyle dünyanın belki de en güzel coğrafyası Antalya. Ama her güzel gibi taliplisi çok. Herkes denize yakın olmak istiyor. Planlar sürekli deliniyor, ‘koruma’ adıyla SİT alanları, özel bölgeler yapılaşmaya konu ediniyor...

Planlı, kurallı, kimlikli kent ise her geçen gün hayal oluyor. Çünkü maalesef ki kenti güzelleştirmek için sandıktan çıkanlar da mesleğine katkının yanında kentteki yanlış yapılaşmaya karşı dava açmak ve mücadele etmek için gelenler de duyuyoruz ki sermayenin gücüne boyun eğebiliyor...

Duyduğum ama henüz teyidini almadığım bir bilgiyi önümüzdeki günlerde masaya yatıracağım. Eğer doğruysa ki şimdilik güvenilir kaynaklardan gelen bilgi doğruluyor; durum çok acı...

İddia o ki bugüne kadar Antalya’nın ‘koruyucu, kollayıcı, aktivist meslek odası’ olarak anılan bir meslek odasının seçilmiş yetkilisi, siyasi ortaklarının ve iktidarın gücünü de arkasına alarak ünlü bir zincir otelin projesini Antalya’nın yapılaşması tehlikeli olduğu söylenen bir bölgesine getiriyormuş...

Güvenli olmadığı için boşaltılan ve yıkılan binanın yerine bir otel projesi hazırlığına girişildiği iddiası çok büyük ve bir o kadar da ürkütücü...

Kenti korumaya gelenle, kentin planlı büyümesine güvence olan bir meslek odasının işbirliği ancak daha güzel, daha yaşanabilir bir Antalya için olabilir...

Ama burada haksızlık, adaletsizlik var...

Haksız zenginleşmeye sebep olacak bir plan var...

Mağdur edilen insanlar var...

Bu arada ne üzücü ki artık az sayıda siyasi, meslek erbabı ve iş dünyasının temsilcisinin bir arada olduğu bir birliktelik her büyük projenin arkasında...

Yaşananlara karşı tepki vermekten korkuyor insanlar...

Çünkü teknik insansa proje alamaz, belediyeden proje geçiremez hale gelebiliyormuş...

Hala inanmak istemiyorum...

Umarım biri çıkar ‘Hayır’ der...

Antalya’yı hiç eden rantçılara karşı savaşan tüm meslek odalarına, siyasilere, yurtseverlere şükranlarımı sunarken, kulislerde dönen bu bilgiye kayıtsız kalmayacaklarını umut ediyorum...

Antalya için...