
İbrahim Akkaya
Gezi ruhu canlanıyor
Bu sloganla tam bir yıl önce başlamıştı Gezi direnişi..
Türkiye için bir milattı Gezi..
Dünyanın gözü 31 Mayıs 2013’de İstanbul’a Taksim Gezi Parkı’na çevrilmişti..
Çünkü Gezi ile bir millet uyanıyordu.
Türkiye’yi ortaçağ karanlığına götürmekte kararlı olan siyasi otoriteye karşı tek yumruk, tek yürek olmuştu Türkiye..
Kimi çevreler “ 3 ağaç için değer mi ?” diyerek Gezi direnişini itibarsızlaştırmaya çalışsa da 3 il dışında tüm Türkiye ‘Her yer Taksim her yer direniş’ sloganı ile müthiş bir dayanışma örneği sergileyerek dünyayı kendisine hayran bırakmıştı..
Şurası yadsınamaz bir gerçek ki Gezi direnişinin gerçek aktörleri gençlerdi..
“Özgürlüklerime dokunma” diye aya kalkmıştı gençler..
Bilgi Üniversitesi tarafından 3 bin gençle yapılan ankette Gezi Parkı direnişçilerinin en önemli sebebinin “Başbakan’ın otoriter tavrı” ortaya çıktı..
Türk gençliği, kendisine ‘Umutsuz vaka’ ile bakan, ülke sorunları bir yana aile sorunlarına bile kayıtsız kalmakla suçlayanlara Gezi Parkı direnişi ile en iyi cevabı vermişti..
Ülkeyi yönetenlere onları ‘darbeci-terörist’ diye suçladı, kimi siyasi partilere ve illegal örgütlerin militanı ya da sempatizanı gözüyle baksa da direnişçi gençlerin yüzde 70’şi kendisini herhangi bir partiye yakın hissetmiyor..
Anket gençlerin direnişe katılmasındaki en önemli etkenin Başbakan Erdoğan’ın otoriter tavrına tepkili olduklarını da ortaya çıkarıyor.
Kendilerini “ Özgürlükçü’ olarak tanılayan Gezi direnişçileri özgürlüklere mutlak saygı istiyorlar, yerden göğe kadar da haklılar..
Gezi Parkı eylemcileri otoriter tavırdan şikayetçi ama o tavır hiç değişmediği gibi geride kalan bir yılda daha da arttı, Gezi eylemlerinde 8 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi görme ve duya yetilerinden mahrum kaldı..
Kuşkusuz Cumhuriyet tarihi için bir önem noktası Gezi Parkı direnişi..
Ancak 31 Mayıs 2013’ten 31 Mayıs 2014’e kadar geçen 365 günlük sürede özgürlüklere saygı anlamında bir adım ileriye gitmediğiniz gibi, otoriter tavır sertleşmeye, tamamen baskı ve zulme dönüşmeye başladı..
Kim hakkını ararsa, kim yanlışın karşısında durursa, kim baskılar isyan ederse, kim düşündüğünü söylemeye kalkışırsa ‘Darbeci-terörist-kumpas-paralel yapı’ suçlamasıyla karşılaştı..
Başbakan Erdoğan’a göre Gezi’de ‘destan yazan’ polis biber gazı, biber gazı kapsülü, tazyikli su ve TOMA akrep’le geride kalan bir yılda destan yazmaya devam etti..
Orantısız güç kullanımı, plastik mermi, biber gazı, kapsül, TOMA-akrep-tazyikli suyla yetinmeyen polis son günlerde gerçek mermi kullanmaya başladı..
31 Mayıs 2013’ten bugüne kadar pek çok olay yaşandı..
Türkiye’de siyasi dengenin değişeceğine inanılan 30 Mart yerel seçimleri yapıldı, ne yazık ki Türk seçmeni Gezi Parkı aktörleri gençlerin mesajını iyi algılayamadı ve otoriter anlayışına prim tanıdı.
Gezi direnişinin yıldönümü öncesinde gündemi değiştirmekte uzmanlaşan başbakan ve AKP iktidarı dikkatleri Cumhurbaşkanlığı seçimine çekerek Gezi’nin birinci yıldönümünü unutturma çabasını sürdürüyor..
Ne yaparlarsa yapsınlar Taksim Gezi Parkı Direnişi asla unutulmaz..
Yeniden Aydınlık Türkiye’nin habercisi, müjdecisi olan Taksim Gezi Parkı Direnişi ‘Tam Bağımsız Türkiye’ idealinin; hedefinin yeniden anımsanması için de bir dönüm noktası.
Antalya’da bugün geçen yıl olduğu gibi Gezi Ruhu’nu hep birlikte yaşatacağız.
Önce saat 12,00’dan itibaren Cumhuriyet Meydanı’nda direnişin sembolü haline gelen çadırlarımızı kuracağız, saat 18.30’da ise Aydın Kanza Parkı’nda toplanıp, Cumhuriyet Meydanı’na kadar sürecek yürüyüşümüzü yapacağız..
Elbette işe polis karışmazsa..
Polis müdahale edip ortamı germezse..
Kışkırtıcı tipler ortaya çıkmazsa..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.