
Murat Yıldırım
Abluka altındaki dünya kenti Antalya
Bilmem ki bu kaçıncı serzeniş, kamu adına, yerli ve yabancı milyonlarca dünya insanı adına kaçıncı çağrı, kaçıncı şikayet…
Resmi kurumlarımızın yöneticileri, büyük adamlarımız vesilelerle, toplantılarda ne zaman kürsüye çıkıp iki laf etmeye kalksalar söze şöyle başlarlar: "Değerli konuklar, sayın davetliler ekran, reklam ve ikram şehri, Turizmin başkenti antalya'ya hoş geldiniz" derler. Devam ediyorlar: "ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ne demişti, şöyle demişti; Şüphesiz Antalya dünyanın en güzel yerdirir" demişti diyerek söze devam ederler. Coştukça coşarız, fakat söylemle eylemin biri birini tutmadığını ve eylemle söylemin örtüşmediğini görünce de şaşarız. Dedik ya hani: Yıllardan beri bu kentin kaldırımları işgal altında, yayalarımız, göme engelli insanlarımız kaldırımlarımızda yürüme hürriyeti müdahale ve işgal altındadır. Her türlü malzeme eşya ve benzerleriyle kapatılmıştır, denilerek belediyelerimize defalarca "İmdat" çağrısında bulunulmuştur.
Yetmedi, Son birkaç yıldır kentimizde modaya dönüşen "Getir götür" servisleri de kaldırımları yarış pisti haline getirerek, insanlarımızın can güvenliği ciddi bir tehdit altına itilmiş bulunmaktadır.
Birisi çıkıp ta, neresidir söz konusu kapatılmış yerler? diye sorarsa; verilecek tek cevap; kentimizin tüm kaldırımlarıdır, şeklinde cevaplamak mümkündür. Hemen şehrin ana merkezi kapalı şarampol caddesi dahi çok ağır işgal altındadır. Halkın rahatça yürüme imkanı kalmamıştır.
Her belediyemiz kendi sorumluluk alanı dahilinde zabıta ve ilgili birimleri süratle kentin bütününde sıkı bir çalışma yaparak, işgal altındaki kaldırımlar, yollar ve caddeler, yayalarımızın ama insanlarımızın rahatça seyahat edebilecekleri, yürüyüp diledikleri hedefe ulaşabilecekleri hale getirilmelidir.
İlgili yasaya ve halen yürürlükteki uygulama yönetmeliğine göre kaldırım güvenliğini sağlama sorumluluğu belediyelerimize aittir.
Yukarıdaki dikteden de hareket dildiğinde böylesine önemli bir dünya kentindeki manzara karşısında yabancılar karşı da ciddi bir mahcubiyet içinde olduğumuz ve bu manzaranın turizm açısından caydırıcı bir hadise olduğu hususu da unutulmamalıdır. Öncelikle insan odaklı can güvenliği çok önemlidir elbet. Zaten şehirlerimizde uygulanan kaldırım standartları “İllallah" dedirtir durumdayken bir de söz konusu kaldırım ablukası ve işgalleri asla kabul edilemez. Yanı sıra gerek Şarampol kapalı yol-cadde üzerindeki akıl almaz işgaller ve ruhsatsız yerleşimler, eşya yığınları çarpık kentleşmenin, baş döndürücü şaşkınlığa sebep olmaktadır.
Sonuç olarak : Bizzat belediyelerimizin yetkisi ve sorumluluğu altında bulunan kaldırım işgalleri, toplumun yaşam kalitesini çok etkilemektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.