
Aysel Bereke
17 Ağustos Gölcük depremi!
17 Ağustos 1999 depremini yaşayanlardan biri olarak yazıyorum bu satırları. O zaman da yazmıştım depremi, bölgeye giderek “İstanbul Müfredat Laboratuar Okulları Eğitim ve Tanıtım Bülteni” nde.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğünün düzenlediği Kocaeli ve Gölcük deprem bölgelerine, bir minibüs dolusu eğitimci olarak, gitmiş, mütevazi yardımlarımızı da götürmüştük.
Herşey daha dün olmuş gibi canlanıyor hala hafızamda. O dönem Milli Eğitim Müdürlüğü Basın Danışmanı olarak, çıkarttığımız bültenin “genel yayın yönetmeni”ydim.
Hatırlıyorum da; depremden 2 gün önce, Gölcük’ten, İstanbul’a dönmüştük ailecek. Depremi İstanbul’da yaşadık. Biz şanslıydık, ama Gölcük ve İzmit’teki insanlar ne yazık ki, bizim kadar şanslı değillerdi. Depremin merkezinde felaketi yaşayanların çoğu ağır kayıplar verdi.
Şöyle yazmışım notlarımda :
“ Marmara Bölgesi” ni yerle bir eden deprem, neden olduğu o dayanılmaz acılarla; ruhlarımızda da onulmaz yaralar, karşı konulmaz yıkımlar yarattı. Ansızın geliverdi felaket, ansızın yakalandılar ölüme ve 45 saniyede bir “ elveda” bile diyemeden, derin uykulardan uyanamadan daha, hızla geçiverdiler ölüm denen o sonsuz uykuya! Ya geride kalanlar; kaybedilen her insanla, bir kere, bir kere daha ölenler! “
Korkunç depremde hayatını, ailesini, evini kaybeden İzmit, Gölcük ve Değirmendere’de çalışan Kocaeli ilindeki öğretmenlerimizin acılı öykülerini anlatmış ve paylaşmıştık bültenimizde.
Biz sadece deprem bölgesindeki Kocaeli iline gitmiştik. Oysa yıkılan koca bir bölgeydi. Marmara Depremi olarak anılan depremde Sakarya ili ve Adapazarı başta olmak üzere ilçeleri, ayrıca İstanbul ili ve özellikle Avcılar ilçesi, Yalova, Düzce, Bolu gibi yerler de, depremin en ağır yaşandığı yerlerdi. Heryer yıkılmış, yerle bir olmuş, tıpkı korku filmlerindeki gibi harabeye dönmüştü. Öyle ki; oraların eski halini bilen biri olarak, eskiyi hayal bile edemiyordum! Hiç bir şey yerli yerinde değildi adeta!
O zamandan beri bir şeyleri değiştirebiliriz diye ummuştuk toplum olarak. Ama şimdi yaşadığımız yine bölgesel bir depremde; Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş ve bu illerin yakın çevrelerindeki ağır yıkımda görüyoruz ki; değişen bir şey yok! Deprem ülkesiyiz ve hala yeterince ders almıyoruz. Yine ağır yıkımlar, ölümler, kayıplar ve yine aynı acı insan hikayeleri!
En kötüsü de; deprem uzmanlarının, değerli yer bilimcilerimizin, yakın gelecekte bizi bekleyen başka depremler için uyarılarını, hala dikkate almayan yöneticilerin, sorumluların olması!
Söyler misiniz daha kaç felaketi “ kader” diye geçiştirip, sineye çekeceğiz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.