Ünlü yazar Soner Yalçın’ın “ Saklı Seçilmişler” kitabını okuduğumda, sağlıklı gıdalarla beslendiğimizden artık eskisi kadar emin olamadım ben. Genetik özellikleri değiştirilmiş GDO’ lu gıdalarla beslenen bugünkü dünyamızda, bu gıdaları geliştiren ve dünyaya satan büyük şirketlerin kar marjlarını yükselten ürünlerle nasıl zenginleştiklerine bakarsak, pek de sağlıklı beslenmediğimizi fark ederiz. Soner Yalçın kitabında özetle diyor ki;

“ Gen yapımız ve buna bağlı vücudumuzda gerçekleşen kimyasal reaksiyonlar, doğal olmayan endüstriyel yiyeceklerin tümüyle başa çıkacak yeteneğe sahip değil. Milyonlarca/ binlerce yılda oluşması gereken evrim, bir kaç yıl önce oluşturulan ve yapımı hızla süren teknoloji ürünü kimyasal gıdalara, genetiği değiştirilmiş yiyeceklere uyum sağlayamıyor.

İşlenen, lifi alınan, nişasta ve şeker miktarı arttırılan vb. yiyecekler sindirim sistemimizi darmadağın ediyor.
Evet... Yediğimiz yiyeceği sindirmek, moleküllerine ayırmak ve besinleri bağırsaklarımızdan vücudumuzun geri kalanına dağıtmak için milyonlarca yıl içinde programlanan vücudumuz, beslenme değeri az ve kalorisi yüksek kimyasal gıdaları tanımıyor.

İşte... Bu da vücudun bağışıklık sisteminin yıkılmasına sebep oluyor.

Genler ve yiyecekler arasındaki bu uyumsuzluk, son yıllarda müthiş artış gösteren çok sayıda müzmin hastalığa neden oluyor.”

İnsan bütün bunları okuduğu zaman, beslenme uzmanlarının ve uzman doktorların, neden “doğal beslenme” ye yönelmemiz gerektiğinde ısrar ettiğini daha iyi anlıyor. Sağlıklı olmamız, sağlıklı ve doğal beslenmeyle mümkün çünkü. Bu noktada ürünün üretiminden, tarımdan, sofraya kadar geçen her süreçte kontrol ve denetiminin, insan sağlığı açısından taşıdığı önem de yadsınmamalı. İnsanın doğasına uygun beslenmesinin şart olduğu günümüzde, bilgiye ulaşmak o kadar da zor değil! Hele kanser, şeker, obezite vb. hastalıklar bu kadar yaygınken!

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ nün (FAO) kuruluş tarihi olan 16 Ekim her yıl “Dünya Gıda Günü” olarak kutlanıyor. Birleşmiş Milletler’in belirlediği tema ile iklim değişikliğinin tarımsal üretime etkisi, günümüzde yaşanan ve önümüzdeki yıllarda ortaya çıkacağı öngörülen besin yetersizliğine ve gıda israfına dikkat çekiliyor.

16 Ekim’ de kutlanan “ Dünya Gıda Günü” nün, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü” nün bu yılki teması; “ Sağlıklı ve sürdürülebilir beslenmeyi, herkes için ulaşılabilir kılma” olarak belirlendi.

Günümüzde artık ciddi olarak, sağlıklı bir toplum için, gıda üretimi, tüketimi ve gıda güvencesine ilişkin konular gündeme taşınarak, tartışılmalı ve bunun için gerekli önlemler alınmalıdır. Tarım arazileri ve sularımızın korunması ve temiz kalması da beslenme ve gıda konusunun önemli bir parçasıdır. Tabii yerli tohumların saklanması ve kullanılması, tarım ilaçlarından uzak durulması da, sağlıklı beslenmenin olmazsa olmazıdır. Doğal, sağlıklı ve dengeli beslenme, gelecek kuşaklara bırakacağımız en büyük miras olacaktır.