Olmayan kafama takılan bir şeyi araştırıyorum. Kitapları karıştırıyorum, internetin altını üstüne getiriyorum, derken o da ne, YOKSULLUKLA MÜCADELE GÜNÜ diye bir gün.

--Oysa ben, hazırladığım kısa bir not için başka bir şeyler daha bakıyordum. 17 Ekim "Yoksullukla Mücadele Günü"nü görünce,güler misin ağlar mısın? Ama içim sızladı.

--Oysa ben, yoksulluğun bir sonuç olduğunu, bir yanının devlet, siyasi iktidar ve diğer organizasyonlar ile birlikte, siyaseti belirleyen, siyasetçiyi seçen seçmenlere de iki kelam edecektim.

--Hafta sonundan bu yana kafam karışık, Zaten, bu yılın başında ING Bank, çalışanlarına ve müşterilerine bir Uluslararası Ticaret Semineri organize etmiş. Sunum yapanlardan biri de Ludovic Subran, EulerHermes şunları söylemiş;"Artık klasik ekonomi teorileri yetersiz gelmeye başladı, çünkü dünyadaki tüketicinin profili ve davranış biçimi değişmeye başladı. (18-35 yaş arası) Alışılmışın dışında reaksiyonlar veriyorlar.O yüzden onları algılamadan ekonominin seyrini ve gidişini anlamamız zor."

--Bunun üstüne bir de,21.yy için Planlama Grubu (http://21inciyuzyilicinplanlama.org/) seminerinde Prof.Dr. Bilsay KURUÇ Hocam, sistemlere ilişkin kısa bir bir verir iken; eskiden insanlar her şeyi sorgulardı. Kendisinin sebep olduğu sorunlar ile birlikte, kendisinin dışında da olan ve kendisini etkileyen sorunlara daha duyarlı idi demişti.Oysa şimdi isekişilerin yaklaşımları çok farklı. Hele Anıl Aba Hocanın anlatımı ve analizi ise "güler misin, ağlar mısın" cinsinden. Çünküsıradan bir Amerikalı, "her şeyden kendini sorumlu tutuyor " ve örneğin, Bill Gates zengin ise çok çalışmış da ondan, kendisi yoksul ya da işsiz ise de kendisi, ya bir şeyi yapmamış ya da çok çalışmamış. Yani sebep kendisi.

--Bizde ise başka bir alem. Yöneticiler, birçok dini görevlilerin hepsi, yokluğu ve yoksulluğu yok etme, sorgulama yerine, yokluğu ve yoksulluğu kabullenmeye yönelik Hatip oğlu Hoca gibiler uyduruk laflar, sözler ederek ceplerini doldurarak ortalıkta dolaşır iken, sen de seyretme o zaman kardeşim ya.

--Oysa olay siyasi bir tercih idi. Dünya malı herkesin idi amabirleri bir şekilde el koydu. Birileri de ses çıkarmadı, birileri ise bu sürece/işe payandalık yaptı, çanak tuttu.Kimler mi? Etrafınıza bir bakın. Hatta şu an bile elini tutuyor, gözlerinin içine bakıyor olabilirsiniz. Yani o kadar yakın ve iç içeyiz, hatta biz bile olabiliriz!..Dedim ya, Amerikalılar yoksul iseler sebebini bulmuşlar, hiç çalışmamışlar. Bi çalışsalar var ya, hepsi Bill Gates olacakmış ama çalışmamışlar. Güler misin, ağlar mısın.

--Bizde ise, başka bir alem, neymiş efendim, bin yıl önce Peygamberimiz, yoksulları severmiş. Yalan. Hangi "ayeti, sureyi yalan yanlış çevirdiniz de bu hale getirdiniz" diyen de yok nasılsa

--En başta söyleyeceğime hala gelemdim ya, bana da yuh olsun.

--Dünyada aslında yokluk ve yoksulluk yoktur ve olmazda. Ama, o kadar yalan, talan ve çalan var ki, o kadar da, yalana, talana ve çalana işbirlikçi var ki!..

--Bir şekilde sistemin içine dahil edilenler, sizin sisteme armağan ettiniz siyasiler bundan şikayetçi mi?

Neden olsunlar ki.Sen şikayetçi misin?Yanıtını istemiyorum kardeşim, yaşadığının sebebi sensin. Yaşadığının sebebi senin seçimlerin ve seçtiklerin.

--Niye ve kime ağlıyorsun ki. Hani bir deyiş vardır:

"EĞER KARIN GÜZELSE

İşin ne senin düğün evinde

Düğün senin evinde

Gir eğlen, çık eğlen

EĞER KARIN ÇİRKİNSE

İşin ne senin ölü evinde

Ölü senin evinde

Gir ağla, çık ağla"

--Seçim senin seçimin. İster yokluk ve yoksulluktan sürünmeye devam et, istersen de düşünceni, tercihini, kısa vade çıkarını bi gözden geçir.

--"Yok ya!.. " mı diyorsun. O zaman, şikayet etme, bence de "Mala, Davara zararı yok o zaman!.."