Aklımı başıma toplayıp iki kelam yazayım diyorum, yarıya gelince kopuyorum. Mahallede ve sokakta o kadar akıllı varken, ben kime ne yazıyorum, kime ne demeye çalışıyorum ki diye.

--Peki nedir kafamı karıştıran şeyler.

--Ülkemin ve Milletimin övünç kaynağı, çocukların Ana-Babalarından simit-çikolata almak için aldıkları üç-beş kuruşu "SARI ZARFLAR" içine koyup "AL BUNU DA, AÇ BİR YAŞITIMA EKMEK-SU VER" diye verdiği kurum Kızılay'ıma üzülüyor, kahroluyorum. Sözüm çok ama dilim ötesine varmıyor.

--Binlerce Camii, bir o kadar olmasa da Kuran Kursu ve İmam Hatip, İlahiyat okullarında dimiz, din-inanç öğretilmesi gerekir iken, "DİNDAR-KİNDAR NESİL" yetiştireceğiz diye sokağa salınanlara, tv'lerde başı-kıcı kapalı masum halkımın düştüğü hale bir bakıyorum (inanmayan iktidara yakın tv'lerin öğle öncesi ve sonrası yayınlarına bir baksınlar, ne demek istediğimi anlar lar), olmaz bu toplum bu hale gelemez, gelmemeliydi elim klavyeye gitmiyor, yazım yarım kalıyor.

--Tv, Gazete, Sanal ortam haberlerine bakıyorum, ülke topraklarım dışında neredeyse her gün bir canım gidiyor, ölüyor. "ŞEHİT OLUYOR." Ama niçin, neden, diye sorar iken, resmi zevattan bir yanıt:

--"Misli İle Cevap Veril/di/ecek".

--Neyin misli Allah aşkına. Sen şehit olan her evde umutların nasıl söndüğünü, acının o eve nasıl bağdaş kurduğunu bilirmisin ki de, "misli"nden , "kat"ından söz edersin. Senin işin, bana "mislini" anlatmak değil, mislini yaşatmak.

--Diye düşünüp, elim kolum iki kelam yazmaya varmıyor, yazım yarım kalıyor.

--Ya, Dünya herkesin çıkarı, beklentisine göre bölünmüştür. Eskiden "Sağ-Sol", "Komünist-Kapitalist" Bloklar var iken, yaşasın "Komünizmi, yerle yeksan ettik" diye salak salak övünenler bu gün utanmadan "Şapka Asmak için gittikleri Moskova'da" zenginleşirken, Ülkemde, bırakın kapılara "şapka asmayı", aman ne olur diye kapı-pencereye ilan asılır hale geldi. Bu utanmazlık ve arlanmazlıkları düşünüp, donup kalıyorum yine

--Bir gün ABD'den etkili yetkili bir amca, diğer gün RUSYA'dan etkili ve yetkili bir amca gelir gider oldu artık. Peki, niçin gelir bu amcalar?

--Bir söz vardır Anadolu'da, "Herkes Anamı soruyor, hiç Babamı soran yok" diye.

--Eyyy ahali, ister Kıble yapıp namaz kıldığınız ABD 6. Filodan, ister Kızıl Bayraklı Donanmalardan gelsin gemiler, iki bloklu dünyada öykü başka idi ama, bu gün gelenler, ANANIZI SORMAYA geliyor, hala anlamadınız mı?

--Diye soracak oluyorum, git ya başına bela mı alacaksın diyorum ve ...

--Sam Amca, Kırık Türkçesi ile bir Amca yollamış yine. Ya bu güne kadar bu amcalar ne zaman bu ülkenin hayrına geldiler?

--Süt tozu getirdiler, Hayvancılığınızın canına okudular.

--Nişaşta Bazlı Şeker(NBŞ) üretip, Pancar Fabrikalarımızı kapatıp arsalarına yandaşlara REZİDANS yaptırdılar, Marmara’nın en güzel tarlalarına da koskocaman bir fabrika yaparak. Ürettikleri şeker ile de, canınıza okuyorlar, size bakıyorum, bir elinizde gofret, diğerinde moka mola.

--Zıkkım yiyin ya deyip, yazım yine yarım kalıyor.

--Sam Amcanın Adamı TV'lerde, gazetelerde ha bire bir şeyler anlatıyor. Bir an röportajda duydum. NTV'de Sunucu, bir soru sordu, kafasında milyonlarca tilki dolaşan amca: "UNUTTUM" dedi. İnanmadım. Bu amcalar hiç bir şeyi unutmazlar, sen salaklığına yan ey ahalim dedim ve

--Yetti be yazmıyorum artık.

--Ne anladın isen anla, yetti artık.

--Lafın tamamı aptala söylenirmiş.