Yaşananlara rağmen tedbir alıp
gereğini yapamıyorsak durum tam da budur:
Kim korkar, depremden? Yıllardır yaşanan onca depremden, kaybedilen
canlardan ders alamadık. Ya afet deyip geçtik ya da işi siyasi meze yaptık…
İktidarı da muhalefeti de masum
değil! Akademisyeni de mimarı, mühendisi
de arsa sahibi de aynı derece suçlu…
Ama en çok yönetenler suçlu tabi…
Hele ki 19 yıldır iktidarda olanların suçu azımsanmayacak kadar çok. Daha
çok para, daha çok kat, daha çok para ve oy ile geldiğimiz durum bu. Dünyanın
pekçok ülkesinde İzmir’deki şiddette -diyeceğim
ama şiddetine bile karar verilemiyor- deprem olduğunda ölen olmuyor. Çünkü
deprem öldürmüyor…
Çürük yapılar öldürüyor bizi…
Ya da çürük zemin…
Günlerdir basın olarak uyarıyoruz.
Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı
Bayram Ali Çeltik’e söz verdik. Gördüğü sıkıntıları aktardı…
Çok yönlü kimliği ve kent
sorunlarına duyarlılığı ile bilinen, geçmişte
oda yöneticiliği ve meclis üyeliği de yapan inşaat mühendisi, ANSİAD Başkanı
Akın Akıncı’ya sorduk, “yetkinlik” konusuna, eğitim veremediğimiz gençlere
emanet edilen mal ve can güvenliğine parmak bastı…
Bugün de akademisyen gözüyle
depreme baktık…
Sonuç aynı. Hala yanlışa devam ediliyor. Herkes eksiği, yanlışı
görüyor. Uzmanlık alanı ve bakışa göre tespitler değişse de yapılması
gerekenler belli…
Önce yanlışa ‘Dur’ denilmeli…
Yok öyle üç kuruşa, beş köfte…
Kimse topu taca atmasın…
İşte yerel belediye meclisleri…
Devam daha fazla emsal ve kar için
yapılan plan tadilatlara…
TOKİ’ye baksan dar ve orta gelirli vatandaşa güvenli ve ucuz konut
üretmeyi bıraktı, lüks konut inşasına uygun arsa yaratıyor…
Villa parseli satıyor…
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı topu ona, öbürü başkasına, iktidar ortağı
da halka atıyor ve çekiliyor…
O zaman ‘Kim korkar depremden’ demekte haksız da değiliz…
Kasketleri öne koysak mı, ne dersiniz!