İktidar ve havuz medyası itibarsızlaştırmaya çalışsa da Çanakkale Kaz Dağları’nda siyanürlü altın aranmasına tepki yürüyüşü, sürdürülen ‘Su ve Vicdan Nöbeti’ çok ses getirdi..

Kaz Dağları’nda ortaya konan birliktelik, gelecek için çok önemli mesajlar içeriyor..

Heyecanla ve imrenerek izlediğimiz bu birliktelik, bu dayanışma dileriz Antalya için de model oluşturur..

Yıllardır Antalya’da yağma ve talan sürüyor..

Sahiller, ormanlar, yeşil alanlar, tarım alanlarını kapsayan rant kaynaklı paylaşım, Antalya’nın kazanımlarının tek tek yok ederken, kültürel ve doğal değerlere de saldırı olanca hızıyla sürüyor.

Tarihsel ve doğal değerler açısından dünyanın en zengin bölgelerinden birisi olan Antalya’da bir saldırı da kaçak kazılarla yapılıyor..

Defineciler ve tarih hırsızları hukuksuz bir biçimde kazılarla Antalya’nın tarihi mirasını çalıyor, yurt içi ve yurt dışında pazarlıyor..

Bunun en net örneklerinden birisi Kızıllı Mahallesi’nde arkeolojik SİT alanı olarak tescil edilmesi çalışmalarını devam eden bölgenin definecilerin hedefi haline gelmesi..

Kızıllı’da kilise kalıntısı olduğu belirtilen alanın defineciler tarafından delik deşik edildiğini ediliyor.

Kızıllı Muhtarı Arif Uğurlu, kaçak kazıları isyan ediyor ve şunları söylüyor:

“Arazi köstebek yuvasına döndü. Daha önce birkaç kez define arayışına çıkanlar yakalandı. Fakat bu talan bir türlü engellenemiyor. Son olarak geçtiğimiz günlerde kaçak kazıcılar gece bölgeyi kepçeyle kazmışlar. Sabah kazıldığı ortaya çıkınca jandarmaya ihbar edildi. Jandarma gelip alanda inceleme yaparak tutanak tuttu. Bu kaçak kazılar köy halkının en büyük dertlerinden biri. Tarihi dokuya zarar veriyorlar”

Örnekler o kadar çok ki saymakla bitmez..

Antalya’ya uzak ilçelerden olan Akseki’de Kartallar Mağarası’nda tarih öncesi dönemlere ışık tutacak bölge kaçak kazılarla yok olma tehlikesini yaşıyor..

Bir başka tarih hırsızlığı ve talan Akseki’de..

Akseki’nin Kuyucak bölgesinde bulunan 1’nci Derece SİT Alanı’nda yer alan Kartallar Mağarası defineciler tarafından acımasızca tahrip edildi..

Tarih öncesi döneme ait bulguların olduğu bu mağaradaki kültür dolgusunun büyük ölçüde zarar gördüğünü iddia ediliyor.

Definecilerin sarkıtların kırıldığı, doğal kil havuzlarının boşaltıldığı ve kemik kalıntılarının yok ettikleri ortaya çıktı.

Antalya’nın hemen yer yerinde tarihsel ve kültürel yağma sürüyor..

Sayma bitmiyor kazak kazılar ve yağma..

Akseki ilçesinin Asar mevkiinde yer alan Roma dönemine ait kaya mezarları ile tiyatro kalıntıları da definecilerin hedefi olmuş, tarihi eserler hilti ile parçalanmıştı.

Korkuteli’nin Çağman Tepesi’ndeki mezar anıtı kabartmaları da define avcıları tarafından ağır inşaat malzemeleriyle kırılmış ve tepenin etrafında yer yer 6 metreyi bulan çukurlar açılmıştı.

Bir başka yağma da Konyaaltı İlçesi sınırlarında bulunan Onobara Antik Kenti’nde ortaya çıkmıştı..

Antalya kent merkezine 30 kilometre uzaklıktaki Antalya’nın yaylası konumundaki Hisarçandır’da bulunan bu antik kentte kaçak kazılarla çok sayıda tarihi eser ve lahit tahrip edilip, definecilerle yağmalanmıştı..

Pekala kaçak kazılara karşı gerekli önlemler alınıyor mu ?

Defineciler,  kaçak kazılar ve tarih hırsızlarıyla yeterli mücadele yapılıyor mu ?

Kolluk güçleri ne kadar çabalı ve iyi niyetli olursa olsun kaçak kazılar da, tarih yağması da, tahribatta sürüyor, görünen o ki bundan sonra da sürecek..

Antalya, yer üstündeki kaynaklarının tahrip edilmesine, yağmalanmasına engel olamazken yeraltını nasıl kontrol etsin ?