Uzun vadede, ancak geleceği öngören insanlar başarılı olurlar! En başarılı liderler de geleceği öngörenler arasından çıkar. İşte Büyük Önder Atatürk, onlardan biriydi. Hatta en önde geleniydi. Tarih zaten bunun şahidi. Geleceği öngörebilmek için zeka, eğitim ve tabii doğru analiz yapabilme becerisi gerekir! Ve Atatürk gibi önderler de ne yazık ki yüzyılda bir gelir dünyaya...


Günümüzde pek az insanda bulunan bu özellikler hem kişileri hem kurumları ve hem de devletleri zor durumda kalmaktan korur. Ama dünyamız ve ülkeler, bu sefer gerçekten zorda! İçinde bulunduğumuz şu zorlu pandemi günlerinde, insan düşünmeden, korkmadan edemiyor; çünkü yalnız dünyada değil, bizde de durum vahim;


Ekonomi kötü durumda, işsizlik tam bir felaket! Özellikle genç işsizlik oranı giderek artıyor! Hayat artık hepimiz için pahalı ve en önemlisi de önümüzü göremiyoruz! Üstüne üstlük Kovid salgını ve ölümlerin sayısı hızla artıyor! Ülkemize turist girişi durdu neredeyse! Avrupa ülkeleri, bize komşu ülkeler, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya gibi devletlerle aramız kötü! Sözde müttefikimiz Amerika, ülkemizi “ Ermeni soykırımı” yapmakla suçluyor! Bununla ülke yönetimini köşeye sıkıştırmak istiyor! Peki şaşırdık mı? Elbette hayır! Buna tepki gösterilecek mi? Lafla gösteriyorlar tabii ama sanki; “yağmasan da gürle!” anlamında bir tepki! 


Sadece bağırıp çağırıyoruz! Fakat bir yaptırım görmüyoruz! Oysa bu hadsizliğe, bu pervasızlığa karşı, mesela “İncirlik Üssünü” kapatmak iyi olurdu. Tabii ben bunun en iyi yolunu bilenlerin, onlara diplomatik yoldan ağzının payını verecek liyakat sahibi dışişleri mensupları olduğunu düşünüyorum. Keşke her iş, liyakat sahibi insanlara verilse! 


Çünkü günümüzde artık şirketler bile, işi iyi bilen profesyonellerle yönetiliyor! Onlar da biliyor ki “Sen, ben, bizim oğlan” felsefesiyle yönetilen şirketler batar! Yani, liyakat yerine sadece sadakat ararsanız, işi batırırsınız! Şirket yöneticileri bunu öngörür ve bilir. Bilemeyenler de batar! Nitekim batan batana!


Kovid virüsü salgınıyla ilgili alınan, kısa süreli kapanma kararına gelince; umarım hastalığı dizginleyici bir sonuç verir. Çünkü Türk Tabipler Birliği, çok uzun bir süredir bu kapanmanın yapılması gerektiğini söylüyordu. Onların öngörüsü dikkate alınmalıydı. Hatta geç bile kalındı bu konuda diyorlar. Dilerim bu kapanma sırasında aşılama işlemleri hızlıca yapılır da, ülkemiz rahat bir nefes alır!


Çünkü artık insanların sabrı da, umudu da tükeniyor! Aslında virüse yakalanmayalım derken ve bu yüzden ağır bir tecrit içinde yaşarken, bu sefer de ruh sağlığımızı yitiriyoruz. Bu salgından sonra hemen hemen herkes, psikolojilerinin düzelmesi için, bir çeşit rehabilitasyondan geçmeli. Buna fena halde ihtiyaç var. Çevrenize bir bakın! İnsanlar adeta barut fıçısı gibi, patlayacak yer arıyorlar!