İşte bir Kurban Bayramı’na daha giriyoruz! Ben hep bayramda çocuk olmayı severdim. Güzeldi çünkü bizim çocukluğumuzun bayramları. En çok çocuklar mutlu edilirdi bayramlarda. En çok onlar sevinirdi.

 

    Ama şimdi, “bayramda çocuk olmak” zor! Hatta zorun da ötesinde, hüzünlü! Yoksulluğu en çok çocukların hüzünlü yüzünde görürsünüz! İşsizlik ve yoksulluk, aileler üzerinde yıkıcı bir etki yaratırken, olan çocuklara oluyor! Hem aileler dağılıyor, hem de pek çok çocuk, çocukluğunu yaşayamadan, çalışmak zorunda kalıyor! Eğitimini alamıyor, dahası, her türlü tehlikeye ve istismara açık çocuk sayısı, artan yoksullukla beraber, bütün dünyada kaygı verici bir biçimde artıyor!

 

    Yoksulluğun ve yetişkinlerin yükünü, küçücük omuzlarında taşıyan bu çocuklar, hiç çocuk olamadan yetişmiş ve ezilmiş bir nesil olarak, hemen hemen her ülkede yer alıyor! Çocuk işçiler sorunu yasalarla çözülmeye çalışılıp yasaklanırken, yine de köle gibi çalıştırılan ve küçük bedenlerine ağır yükler bindirilen bu çocukların, ne çocukça sevinçleri, ne de mutlu bayramları var! Giderek artan işsizlik ve yoksulluk, en çok çocukları vuruyor! Bir gün gelecek, uykuya dalan insanlık vicdanını; aç çocukların çığlıkları uyandıracak! Birleşmiş Milletlerin bu konuda yaptığı çalışmalar, raporlar, uyarılar, UNİCEF’in çalışmaları, yoksul çocuklara çare olmuyor!

 

    Belki de yapılması gereken; çocuklarını yeterince koruyamayan ülkelere yaptırım uygulanmasıdır! Çocuklar geleceğimizdir ve onlar mutlu olmak için doğarlar! Bu bayram, önce çocuklarımızı mutlu edelim. Üstelik sadece bayramlarda değil, her zaman mutlu olmalarını sağlayalım. Eğer çocukların her gününü bayrama çevirirsek, asıl işte o zaman görevimizi yapmış sayılırız. Unutmayın, çocukluğunu yaşamamış, çocukluk hayalleri olmayan yetişkinlerin, sığ ve duygudan yoksun dünyasına mahkûm olmak istemiyorsak ilerde; onlara zamanında, mutlu bir çocukluk verelim!

 

    İyi bayramlar dilerim. Nice bayramlara…