
Cumhur Utku
Bunalıyoruz!
Anadolu Ajansı (AA), Türkiye Cumhuriyeti'nin resmî haber ajansıdır. Türk Kurtuluş Savaşı ile ilgili gerçek haberleri duyurmak amacıyla Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla Halide Edip Adıvar ve Yunus Nadi tarafından 6 Nisan 1920'de Ankara'da kurulmuştur. Ajans, son yirmi yıldır bir siyasal partinin emrinde Cumhuriyetin yıkılış haberlerini vermektedir.
Anadolu Ajansının vermediği birinci haber:
“İller Bankası, Belediye Başkanı partisini değiştirince Aydın’a 869 milyon liralık finansman desteği sağladı...”
AA’nın verdiği ikinci haber şöyle:
“Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, belediye çalışanlarının maaşlarına yüzde 23 zam yapıldığını açıkladı.”
Haber kanalları, hele devletin haber elamanları, özgür ve bağımsız olduğunda siyaseten adam olacağımızı herkes bilir ama es geçer. Ahlaksızlığı yalnızca apış arasında zannedenler bu desteği ahlaksızlık kabul etmezler. Her efe vatansever değildir, bazıları para sever. Yurdumuzda bir çok siyaset efesi, siyasetini iyilik üzerine değil para üzerine kurar. Tüccardırlar, her an satın alınırlar ya da kendileri birilerini satın alırlar / aldığını zannederler.
DEM Partisinin yüzleşme dediği şey kendi hesaplarınca, geçmişin hesabını sorma. Kim kimden hesap soracaksa artık? Politik yüzsüzler, yüzleşme isteyerek kendilerini tarih önünde haklı çıkartacaklarını sanıyorlar. Oysa hesap sormalar başladığında herkes birbirine hesap sorar ve barış dediğiniz, eşitlik dediğiniz, hak dediğiniz şeyler yok olmaya yüz tutar.
Sizce politika, nenemin dediği “politika yapmak” yani kıvırtmak ise bırakın o çocukluğumdaki Kürt çocukları gene taşlasın beni. Yeter ki silahsız olsunlar, hep yanımda dursunlar. Gene Kürt bir amca Anadolu'nun bir yerindeki bir tren istasyonunda, sabah minibüs gelinceye kadar bana helvayla çay ısmarlasın...
Günümüzde artık siyaset ahlaksızlık oldu. Parası olmayan ama ahlaklı, vicdanlı ve yalnızca yurduna hizmet etmek isteyen bir yurttaş siyasetçi olabilir mi? Benim çevremde böyle birileri hiç olmadı. Bütün bu ahlaksızlıklar, diplomasız Cumhurbaşkanı seçimiyle başlamadı. Belediye Başkanlarını hapse atarak, kayyumlarla devam ederek, iktidarın muhalefeti satın almasına kadar gelen bu ahlaksızlığa bizim millet (ümmet) çok önceden alıştırıldı. CHP içinde de böyle ahlaksızlıklar olmadan olmazdı. 1946’de yapılan ve siyasi kırılma noktası sayılan tek partiden çıkış kongresinden beri süregelen siyasi ahlaksızlıkları, bu millet sanki hiç görmedi mi? Dürüst, net ve berrak insanlar siyasette tutunabildi mi? Bir uygar ülkenin yurttaşları bütün bu ahlaksızlıkları doğal karşılayabilir mi?
Mafya + Ticaret +Tarikat = Siyaset
Bu denklemi çok iyi kullananlar 23 yıldır bu millete egemen. Geri kalmış ve karakterini henüz bulamamış toplumlarda her iktidarın hukuk sistemi başkadır. O tür ülkelerde iktidar ahaliyi korkutmadan egemenliğini sürdüremez. Bu egemenliği konuşarak değil, cesaretli adımlarla, sonuç alınıncaya kadar, devamlı eylemle ulusal egemenliğe yani “kayıtsız şartsız millet egemenliğine” çevirebilirsiniz. Ama bizler yirmi üç yıldır, bırakın eylem yapmayı, yıllardır oluşturulan büyük kötülükleri birbirimize bile söylemekten çekinmiyor muyuz? Çekiniyoruz çünkü korkularımıza alıştırıldık ve alıştırıldığımız korkularımızın esiri olduk. Kim ne derse desin İsmet Paşa büyük adamdı. Namuslulardaki cesaret, en az namussuzlardaki kadar olmalıydı.
Şunu demek istiyorum: Politikacılar karışmazsa bize, birlikte namusluca ve dürüstçe paylaşırız memleketin nimetlerini, hep beraber çekeriz geleceğin küreklerini...
Ne demişti şair (Şükrü Erbaş) :
“Bunalıyoruz çocuk / Bunalıyoruz / Biçim veremediğimiz şeylerin / Biçimini alıyoruz.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.