Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yüzyılının bilançosunu çıkarmaya ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci yüzyılında bizleri nelerin beklediğine ilişkin ekonomi biliminin ışığındaki öngörülere, tahminlere bu yazıda da devam ediyorum...

İsmet İnönü genç mühendis Jak Kamhi'ye "Aman çok yol yapma evladım, yaparsan bütün Anadolu akın akın büyük şehirlere gelir" demişti...

Enflasyon ve devalüasyon en büyük hırsızdır...Ülkemiz  ardı arkası kesilmeyen enflasyon fırtınalarının ve devalüasyonların ülkesidir...Enflasyon ve devalüasyonlar süper zenginler ve hükümete yakın oligarklar haricinde herkesi yoksullaştırıyor...Enflasyon ve devalüasyonlar ekonomileri çökertiyor, yoksulların satın alma gücünü her geçen saniye biraz daha azaltıyor...

Ekonomi uzmanları Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in 31 Mart 2024 yerel seçiminden sonra Cumhurbaşkanı tarafından görevden alınmasını öngören küresel para babalarının Türkiye'nin döviz ihtiyacını karşılamaya yanaşmadığını ve yanaşmayacağını söylüyor...

"Yolsuzluk, rüşvet, zimmet, israf gibi kötü alışkanlıklardan dolayı ekonomik olarak çöken Arjantin'den beter olabiliriz" diyenler var..."Bunlar iyi günlerimizdir" diyenler var..."Ruslar bizden alacaklarını istese tümden batarız" diyenler var..."Çinliler ve Araplar da enayi değiller ve döviz ihtiyacımızı, döviz açlığımızı karşılamayı reddediyorlar" diyenler var...

Türkiye kısa vadede en az 150 milyar dolara ihtiyaç duyuyor! Kırılgan, hassas ekonomimiz şu anda yeni döviz kıtlığıyla daha kırılganlaştı...Nisan 2024 sonuna - Mayıs 2024'e kadar turizm sezonunu beklemek zorundayız...Turizm gelirleri de ithalat giderlerimizin yüksekliğinden dolayı oluşan bütçe açıklarını tek başına karşılamak için yeterli değil...Lale Devri anlayışı, şatafat, lüks hayat tarzı harcamalar, tasarruf önlemlerine yanaşmama kamuda, devlette, belediyelerde, diyanet, ilahiyat mensuplarında alışkanlık, hatta gelenek haline gelmiş..."İtibardan tasarruf edilmiyor."

Devletin ve belediyelerin gelirleri, harcamaları, borçları şeffaf değil ve en önemlisi denetlenmiyor, denetime açık değil...Yolsuzlukla, rüşvetle, zimmetle, kara para aklamayla ve naylon faturacılıkla mücadele etmiyor izlenimi veriyoruz.

Dertler, belalar bununla da sınırlı değil konutlar ve turistik tesisler için Cumhuriyetin ilk yüzyılında ormanlarımız feda edildi...Turist geliri sahibi olduk olmasına ancak her inen turist taşıyan dev yolcu uçağının yaktığı benzinin yarattığı hava kirliliği de iklimi tümüyle değiştirmiş durumda...Sera etkisi oluştu...Göller, akarsular kurudu...Yeraltı suları daha derinlere çekildi, indi...Dev obruklar oluştu ve oluşmaya devam ediyor...Türkiye NASA'nın da öngördüğü gibi büyük Sahara çölü gibi dev bir çöl olma yolunda hızla ilerliyor...Kuraklık, susuzluk ve bunların getireceği gıda kıtlığı, açlık geçmişte çok sayıda büyük uygarlığı haritadan sildiği gibi bizi de yakın gelecekte tarihten silebilir...Ülkeler büyük çaplı, devasa su savaşlarına girişecek yakın gelecekte...

Çiftçi "yandım Allahım" diye bağırıyor...Çiftçi geçimini sağlayacak, hayatını sürdürebilecek kadar para kazanamıyor...Maliyetlerini bile karşılayamıyor...Milyonlarca insan gelir elde edemediği için, maliyetlerini bile karşılayamadığı için tarım ve hayvancılık sektörlerini terk etti ve eline geçen ilk fırsatta terk etmeye devam ediyor...

Türkiye'nin lokomotif sektörü uzun yıllardır inşaat...Türkiye müteahhitlerin kontrolüne geçmiş vaziyette...1946'dan sonra sınıf atlayan T.C. vatandaşları bunu gecekondu rantıyla yani hazine arazilerine zorla el koyarak başarmıştı...1961'den sonraysa Almanya'ya giden işçilerin yolladığı dövizle değirmenin suyunu döndürmüştük!

2001 EKONOMİK FELAKETİ AKP İKTİDARINA ZEMİN HAZIRLAMIŞTI

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Başbakan Ecevit ve beraberindeki Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'a anayasa kitapçığını fırlatması ve Çankaya köşkünün kapısında bekleyen basın mensuplarına bu olayın bizzat Başbakan tarafından aktarılması Ekim 1929'da Wall Street borsasının çökmesiyle birlikte gelişen dünya çapında 50 milyondan fazla insanın işsiz kalması olayının küçük çaplı bir benzerini 19 Şubat 2001 Pazartesi gününden itibaren Türk halkına yaşattı...Bu olayın tetiklediği ekonomik çöküş 14 Ağustos 2001'de AKP'nin kurulması ve 19 Kasım 2002'de AKP'nin hükümet kuracak kadar milletvekili çıkarmasıyla sonuçlanacaktı...

Demokratik Sol Parti (Bülent Ecevit lideriydi), Milliyetçi Hareket Partisi (Devlet Bahçeli lideriydi) , Doğru Yol Partisi (Tansu Çiller lideriydi), Genç Parti (Cem Uzan lideriydi) bu seçimde milletvekili çıkaramayacaktı...2002 genel seçimlerinde verilen oyların yüzde 46,33'ü mecliste temsil edilememiştir...

1939-1945 DÖNEMİNDE ÇOK AKILLICA DAVRANAN İNÖNÜ MİLYONLARCA T.C. VATANDAŞININ CEPHELERDE ÖLDÜRÜLMESİNE ENGEL OLMUŞTU...

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yüzyılında yaklaşık 100 milyon insanın öldürüldüğü İkinci Dünya Savaşı'nın cehennemi atmosferinin dışından kalmayı başarmıştık...

Ankara hükümeti başlangıçta (1939-1941) Almanya ve müttefiklerinin lehine gelişen savaşın ABD ve Sovyetler Birliği'nin Almanya ve Japonya aleyhine savaşa katılmasıyla tersine döndüğünü gördü...

1812'de Napoleon'un orduları Moskova'ya girerek şehri yakıp yıkmıştı...Naziler 1942'de Moskova önlerinde durduruldu...Almanya'nın Tokyo büyükelçiliğinde görevli Richard Sorge adlı Sovyet casusu Stalin'e Japonların Sovyetler Birliği'ne Doğu'dan saldırmayacağının bilgisini ve güvencesini verince Stalin Sibirya'daki ordularını Batı'ya transfer ederek, Almanların üzerine saldırtabildi...

1939-1945 döneminde savaş sanayi hammaddesi krom satarak, Struma'daki Romanya Yahudilerini Türkiye'ye kabul etmeyerek, üç milyon insanımızı hepsine silah veremesek de askere alarak Hitler'in ordularını sınırlarımızdan uzak tutmayı başardık...

O karanlık çağda Peyami Safa ve Nurettin Topçu gibi "aydınlarımız" Hitler'e karşı sempati sınırını çok aşan duygulara sahipti...

1941 sonbaharında İnönü'nün temsilcisi olarak Hitler'i ziyarete giden General Hüseyin Hüsnü Emir Erkilet'in Hitler üzerinde iyi bir izlenim bırakması bile Türkiye'nin lehine bir durum olmuştur... 

Alman ajanları Bulgaristan'dan İstanbul'a giden İngiliz diplomatlarının valizlerine bomba yerleştirmeyi başarmış bomba İstanbul'daki Pera Palas otelinde patlamıştı...Olayda biri bebek yedi kişi hayatını kaybetmiş, yirmi kişi  de yaralanmıştı...

Almanların Ankara'daki İngiliz büyükelçiliğine yerleştirdiği Arnavut asıllı ajan Elyesa Bazna İngiliz gizli belgelerini çalarak Nazilere iletti...Bazna'ya Almanların ödediği Sterlinler sahteydi...

Hitler'den önceki Alman başbakanı Franz von Papen Türkiye'de bu dönemde büyükelçilik yaptı...Almanların hazırlattığı Türkiye işgal planlarında Pera Palas oteli Alman karargahı olarak görünüyor...

İkinci Dünya Savaşı döneminde pek çok Avrupalı Yahudi canını kurtarmak için Türkiye'ye sığındı...Stalin'in ajanları Ankara'da Alman büyükelçisi von Papen'i öldürmeyi denedi...İkinci Dünya Savaşı döneminde Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye'de Katolik kilisesi temsilcisi olarak görev alan Angelo Giuseppe Roncalli 1958'de Roma Katolik Kilisesi'nin lideri Papa seçildi...

İsmet İnönü Türk Silahlı Kuvvetleri'nde savaşı Almanya'nın kazanacağını inanan çok sayıda general bulunmasına rağmen tarafsızlık politikası izledi...ABD ve İngiltere İnönü'yü Almanya aleyhine savaşa girmeye ikna etmeyi başaramadı...1944-1945 döneminde Polonya, Macaristan, Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya ve Romanya'yı işgal eden Sovyetler Birliği Türkiye ve Yunanistan'a da işgal tehditlerine başvurunca bu iki ülke 1949'da kurulan Kuzey Atlantik Savunma Paktı NATO'ya üye olmak zorunda kalacaklardı...