“DİNSEL etkilerden arınmış, deneysel bilime saygı duyan, halka gerçeği öğreten; özgürlük, adalet ve barış için çalışan bireylerin yetiştirildiği eğitimdir laik eğitim.+ DİNLE devlet işlerini birbirinden tamamen ayıran ülkelerin eğitimidir bu. + LAİK eğitim din adamlarının devlet memuru sayılmadığı ülkelerdedir. İLERİ bir toplum yaratmak için yolumuzun üstüne dikilen yobazlığı, gericiliği yıkma uğraşı verir.”

“TOPRAĞIN kara bağrında uyuyakalmış kör, sağır, dilsiz kitleleri uyandırmak, kalın bir cahillik tabakasına savaş açmaktır bu eğitimin amacı.+ KONUSU DA da insanlara yardım, dayanışma denen şeylerden haberleri bile olmayan; uygarca bir yaşamın gereklerinden habersiz, kendi mutluluklarının başkalarının mutluluğuna bağlı olduğunu düşünmeyen insanlardır.+LAİK eğitim deneysel yöntemlere dayanmalı; dogmalara, uydurma efsanelere kapılarını açmış bu dünyanın insanlarını çağlardır yoksul ve köle kılan yanlış düşünceleri yıkmalıdır.+ KADIN eğitilmeli, eşinin yanındaki gerçek yerini almalı, eşit koşullar altında tam bir hayat arkadaşı olmalı. Çünkü erkeği yalnız ve yalnız bir kadın kurtarabilir.+ AYDINI yoksul olan bir ülke her şeyden yoksul kalır.+ AKIL üzerine kazanılan her başarı özgürlük alanında kazanılmış demektir.”

“MANTIKLI, ışıklı bir kafaya sahiptir laik öğretmenler. Bunca gerici anlayışla çevrili olmasına karşın mesleklerine yiğitçe bağlı, yoksulluklarına uygun bir yaşam sürdürürler, yoksulluklarından bir an bile yakınmazlar. Sadedirler. +DİNSEL etkilerden arınmış deneysel bilime saygı duyan, halka gerçeği öğreten; özgürlük, adalet ve barış için çalışan öğretmenler verebilir bu eğitimi ancak.+ ÇOCUKLA çocuk olmalı laik öğretmen. Onlarla birlikte gülmeli, eğlenmeli, oynamalı. Bir arkadaştan öte bir abla bir ağabey gibi.+ HERŞEYDEN önce aklın, mantığın, özellikle deneyim dışında hiçbir gerçek bulunmadığını öğretmeli öğrencilerine öğretmen. + BİLGİ, sağlıklı huzurlu bireyler yaratmaya çalışmalı, ölü duygusal gerçeklere değil diri akılcı gerçeklere dayanmalı. İnsanlığın gelişmesine hizmet etmeli.+ LAİK öğretmene göre yarının galipleri, hasımlarını savaş alanında değil ekonomi alanında yenenler; emeği örgütlemesini, halkına daha çok sosyal adalet ve mutluluk getirmesini bilenlerdir.+ BİR EĞİYİM inandırmalı ki birlikten güç doğar. Herkes kendi sesini duyurmalı, direnmeli haksızlıklara karşı. Herkesin alın yazısı birbirine bağlıdır. Başkasının özgürlüğünü savunurken (kişi) kendi özgürlüğünü kurtarmış, korumuş olur.+ TOPRAĞIN nasıl işlendiğini tarlalarda, el sanatlarının yararlarını o sanatlara ait işliklerde öğretmeli laik eğitim.+ EĞİTİM (yalnız zorunlu olan) ilköğretimde değil hemen her derecede ücretsiz olmalı. Paralı eğitim ülkeyi böler. Okumak varsılların olduğu kadar yoksulların da hakkıdır.” Bu gerçekler bilinmeli.

 EĞİTİM yılına başlarken, ülkemizdeki laik eğitimden yakınırken, okuduğum bir kitabın çizdiğim bazı satırlarını sıraladım alt alta. Hoş görün. Bir roman bu. Adı GERÇEK, yazarı Emile ZOLA. Bir öğretmenin yaşamı anlatılıyor. Yer Fransa…19.YY’nin sonlarında geçiyor olay. 21. YY2’nin Türkiyesi’yle karşılaştırılması çok kolay. Eğitimde bugün bulunduğumuz noktayla onların o sorunlarını çözdüğü yüzyılı düşünerek şaşmayalım. Ulaşmaya çalışalım o hıza.

NE DİYELİM darısı başımıza!..