23
Nisan, 1 Mayıs, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim, 10 Kasım ne varsa milli birlik
ve beraberliğimizi temsil eden, emeği yücelten yasak. Pandemide de yasak,
öncesinde de yasak…
Bilmem
kaç zamandır yasak ya da kısıtlama adıyla yapılan bayramlarımızı sönükleştirme
girişimleriyle karşı karşıyayız. Çoğu zaman tören alanlarında arbede bile
yaşadık, bayramımızı kutlamak istediğimiz için…
Şimdilerde
bu yasaklar ve çatışmacı ortamlara vesile olan durumlar yüzünden alanlar boş,
alanlar cılız…
Ama
bu demek değil ki Cumhuriyet’in ve devrimlerinin mimarını unuttuk. Onu unutmak
ne mümkün. Misal bugün Cumhuriyet’in temeli Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin
açılışının 101. Yıldönümü…
Milli
egemenliğin yıldönümünde, Cumhuriyet’in emanet edildiği gençlerin bayramında alanlarda
buluşamıyoruz belki ama balkonlarda, ev ve işyerlerinde bayram coşkusunu
yaşayacağız…
Bu
coşkuyu engellemek mümkün değil ki…
Sanıyorlar
ki fotoğraflarına, ismine, büstüne onlar yasak getirecek, biz unutacağız…
Aksine
O’nun sevgisi, Atamızın aşkı, ülküsü, açtığı yol hep aklımızda, kalbimizde…
Açtığı
yolda yürümeye ant içtiysek daha okul çağımızda dönmek yok…
Dönen
döndü görüyoruz…
Ama
dönmemeye ant içtiysek bizler dönenleri de sonradan rotasına Atasına çevirmiş
gibi yapanları da görüyoruz ve sandığı bekliyoruz…
O
sandık geldiğinde herkes hakkını alacak…
Bu
arada Cumhuriyet ve kazanımlarına yapılan saldırıları kenardan izleyenleri de
sessizce yol açanları da söyleyeyim ki
sandıkta hezimet bekliyor…
Alanlarda
buluştuğumuz, meydanları doldurduğumuz günlere en kısa sürede kavuşmak
dileğiyle…
Bayramımız
kutlu olsun…
Sevinin
çocuklar, övünün çocuklar…
Atamıza ve silah arkadaşlarına sonsuz saygı, sevgi ve minnetle…