Cumhuriyet, emperyalizme tokat atan bir milletin en büyük eseridir. Cumhuriyet, onurdur, gururdur. Hiç bitmeyecek bir aşktır, Cumhuriyet…

 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Ulu Önderimizin, Başkomutanımızın, Başöğretmenimizin öncülüğünde bir ulusun, bağımsızlığının ilanıdır…

 

Cumhuriyet, en büyük devrimdir…

 

Işıktır, aydınlıktır, ilericiliğin ilk adımı, halkın iktidarının ilanıdır. Vatandır, bayraktır Cumhuriyet. Ve Cumhuriyet, yokluğun, sefaletin arasından doğan bir güneş, yakılan bir meşaledir…

 

Küllerinden yeniden doğuştur…

 

O yüzdendir, bizim Cumhuriyet sevgimiz. Atatürk ve silah arkadaşlarına olan bitmeyen saygımız, sevgimiz, minnetimiz…

 

Evet, bugün Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı onca adıma rağmen ne sevgimiz bitiyor ne bağımız. Yükseliyor, içimizdeki Atatürk ve Cumhuriyet aşkı…

 

Ama üzüntümüz de artmıyor, değil…

 

Cumhuriyet’i, Atatürk’ü anlatamıyoruz demek ki…

 

Hem anlamak hem de anlatmak için Atatürk’ün şu sözlerini bir kez daha dikkatle okuyalım…

 

“Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Biz cumhuriyeti kurduk, on yaşını doldururken, demokrasinin bütün geleneklerini sırası geldikçe yerine koymalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nde de birbirini denetleyen partilerin doğacağına şüphe yoktur. Demokrasi maddi refah meselesi değildir. Böyle bir nazariyat, vatandaşların siyasi hürriyet ihtiyacını unutmayı amaçlar. Bir ulusu oluşturan bireylerin her çeşit özgürlüğü güven altında bulunmalıdır.”

 

Cumhuriyet bizim varımız, yoğumuz…

 

Geleceğe yükselterek taşıyacağımız emanetimiz…

 

Eşitlik, adalet, demokrasi, hukuk, laiklik…

 

Çok yaşa Cumhuriyet…

 

Bugün yurdun dört bir yanında Atamızın huzurunda buluşalım…

 

Bayramımız kutlu olsun…

 

Atatürk’le, Cumhuriyet’le nice yıllara…